Işığı Times Meydanına Uzanan Bir Yıldızın Hikayesi: Nova Norda

Kovid-19 pandemisi nedeniyle yaklaşık bir buçuk yıldır konserlerden uzak kaldık. Her ne kadar online etkinlikler, canlı yayınlar ile müziğe ve sanata duyduğumuz ihtiyacı karşılamaya çalışsak da şimdi daha net görüyoruz ki canlı konserlerin yerini tutması imkansız. İnsanın insana ihtiyacı bu belki de. Yaşanılan duyguları en be an hissedebilmeyi, sanatçının sahneye taşıdığı ruhu görebilmeyi, takdirini duyurabilmek için çılgınca alkışlamayı çok özlemişiz. Müziğin sadece kulağımıza dolan seslerden ibaret değil tüm beden ve ruhumuzla duyumsadığımız bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha anladık.

İşte bu özlem dolu konserlerden birinde sahnenin yıldızıydı; Nova Norda!! Parlak rengarenk kıyafetler içinde, ışıkların altında, kalbinden geçirdiği tüm duygular gözlerine yansıyan kahraman bir kadın. Kendi hayatının devrimini gerçekleştirmekle kalmayıp binlerce dinleyicisine ilham olan güçlü bir anıt. Alkışlara hala mahcup, geldiği noktayı hala gururla ve şaşkınlıkla izleyen heyecanlı bir çocuk.

İlk kez canlı izleme şansına sahip olduğum Nova Norda ile ilgili pek çok şey düşündüm. Sınırlardan kurtulmuştu, kim ne der kaygısından arınmış gerçek anlamda “kendi olmuş”tu. Hikayesini binlerece insanla paylaşırken duygu doluydu. Çalışmış, başarmış ve bu yolda verdiği emeklere minnettardı. Mutluydu baştan ayağa. Bunu en samimi haliyle görebiliyordunuz. Performansın görsel efektleri, ekip olarak verdikleri enerji ise ayrıca kocaman bir alkışı hak ediyor. Bu etkileyici konser sonrasında belki hiç dinlememiş olanlar, benim gibi nispeten kısa süredir takip edenler ya da Nova Norda ile ilgili her şeyi okumak isteyen sıkı takipçiler için kendisini tanıtmak, ilham dolu hikayesini anlatmak ve şarkıları eşliğinde rengarenk bir keşfe çıkmak istiyorum.

Yolculuğun en başına bakmak gerek önce. Bugün bize Nova Norda’yı kazandıran yine hayalleri olan güçlü bir kadın. Babaanne şarkılar söylemek istiyor fakat o günün toplumsal baskısı duvarlar örüyor önüne. “Hayır!Ne münasebet! Kötü yola düşersin!” Hayalleri yarım bırakılmış bu kadın torununda o ışığı görmüş olmalı ki vasiyet ediyor çocuklarına “Bu kıza müzik eğitimi aldırın”

Sonrasında o kız ilkokuldan ergenliğine kadar piyano dersleri alıyor. Kendi kendine besteler yapıyor. Fakat onu müzisyenliğe taşıyacak alt yapıyı hazırladığının henüz farkında değil. Boğaziçi Üniversitesinin müzik kulübü Nova Norda’nın hayatındaki en mühim köşe taşlarından biri. Bu kulüpteki Rock korosunda görev alıyor ve belki de iyi şarkı söyleyebildiğini burada keşfediyor. Karakterindeki daimi değişim ve dönüşümün bir kısmı bu kulüpteki koro şefliği, şarkı söyleme ve kayıt deneyimleri ile gerçekleşiyor. Hikayenin, üniversite bitimi ile devam eden bölümü çoğumuza tanıdık gelecek. Geçimini sağlamak, toplum tarafından öngörülen rollere bürünmek, çok da sivrilmeden bu hayatta yaşayıp gitmek gibi hepimizin ortak paydası olan sebeplerle 3 yıl boyunca kurumsal bir şirkette “sabah 9 akşam 6” kapanında çalışan bir beyaz yakalı olarak çalışıyor.

Hayatının dönüm noktası ise üç yılın sonunda şirketin aldığı toplu işten çıkarma kararı sonucu gelen işsizlik çıkmazı. Ne yapacağı konusunda kaygılar taşıyan, iş aramak zorunda olan genç kadını bu süreçte içine çeken şey müzik tutkusu. Nova Norda bu kararsız döneminde yaşadıklarını şu cümlelerle anlatıyor;

 Sürekli aklıma müzikler takılıyor ve ben sürekli yapacağım işleri erteleyip besteler yapıyordum. Resmen iş bakmaktan kaçıyor gibiydim. Bir süre sonra o şarkılar beni öyle ele geçirdi ki ne kaybederim diye düşündüm. En kötü ihtimalle bir şeyi denemiş olurum ve belki olmamış olur ama ben bunun olmayacağını görmüş olurum. Ve bu riski aldım.

İyi ki bu riski almış. İyi ki bu yola çıkmış. İyi ki yönünü kuzeye dönüp yıldızına ulaşmış. Kolay olmuş mu? Elbette hayır? Zaten “kimse kolay olacak demedi” Hiçbir plak şirketi ile anlaşmadan, kimseden haksız bir destek almadan tek başına bir yola çıktı. Çünkü biliyordu düştüğünde onu kaldıran bir başkası değil yine kendi hayalleri ve tutkusu olacaktı. İşte tamamen müzikle dolu o büyülü dünya böylece kurulmuştu. Piyanosunun başına geçip, rüzgarı arkasına alıp biraz ilham biraz cesaretle “Çıktım Bir Yola” dedi. Pusulasının bilinmeyene dönük olduğunu söylese de o çoktan kuzeyi işaret etmişti. Yıl 2018 böyle doğdu Nova Norda.

İçinde yaşayan filozoflar rahat veremezdi artık ona. Üzerindeki hayali gözlere aldırmadan pes etmeden hisseden ruhunu dinledi. “Dinozorlar” hep vardı ama ölümsüz değillerdi sevgi ve cesaret kadar.

Yolda aynı yöne yürüyen insanlarla karşılaşmamak imkansız elbette. Böyle sevgi dolu bir karakterin onlarla dost olup el birliği ile devam etmemesi de. Can Ozan bu yol arkadaşlarından biri. Yayınlanan üçüncü şarkı “Boşver!” ile yol daha da çiçekleniyor.

“Boşver” öyle devrimci bir şarkı ki bağıra çağıra eşlik etmek istiyorsunuz. Kimlik kelimeleri, politik cümleleri, yalandan gülmeleri elimizin tersi ile itiyoruz biz de. Kendimizi kalbimizin emrine vermenin dayanılmaz hafifliği ile haykırıyoruz biz de “Boşver!”

İlk şarkısını yayınlamasının üstünden çok kısa bir zaman geçmesine rağmen şarkıları çoktan dijital platfromlarda çok dinlenen viral listelere girmiş, bahar şenliklerinde boy göstermeye, adından sıkça söz ettirmeye başlamıştı. Müziğin alternatif kategorilerine kulak veren herkes ondan bahsediyor, şarkıları yüksek sesle dinleniyordu. Onun renkli dünyasına şaşkınlıkla bakıp “kim bu” diye merak edenlere “Ben sadece Varım” cevabını veriyordu kalıplara sığamayan cesur kızımız. Ve bundan sonra neler yapacağını tüm coşkusuyla haykırıyordu dünyaya;

“Geldim, gidicem, hep de değişicem!

Şu kısacık hayatı kana kana içicem!

Rüzgar olup esicem, gökte süzülücem”

Onu dinleyenlere ışık olmayı da ihmal etmiyor ve sınırların hayali, yıldızların baki olduğunu söylüyordu. Rüya gibi geçen 2018 yılının son şarkısı “Beni Biraz” oldu. Nova Norda artık varlığını iyice ispatlamıştı.

Peki gerçekten bu kadar kolay mı olmuştu bu yükseliş? Cevabı yine Nova veriyor: “Zor” Düşüp kalkıp yine denemişti. Bazen yara bere içinde kalmış, yorulmuştu da çok kere. Evet senin gibi, benim gibi. Hayal ettiği yolda yürümek isteyen, sınırlara direnen, mücadele eden herkes gibi. Zamanın bile düşman olduğu bir yerde savaşmak kolay olmayacaktı elbette. Hele de kendinle. Ama Nova Norda zoru seçmiş ve sevmişti bi kere. Yaralar güçlenmek içindi, hatalar öğrenmek için. E o zaman yola devam etmenin vakti gelmişti. Nereye mi? Kuzeye..

“Kuzeye Kaç!” Nova Norda kendi kuzeyini bulan, örnek ve özgür duruşuyla başkalarının yoluna pusula olan sesiyle sesleniyor bu kez.

“Şu kafanı kaldır yıldızlara bir bak,

Sakin ol, nefesini tut, kuzeyi bul ve kuzeye Kaç,

Bakamam arkama, düşünce kimse kaldıramicak!

Oyunu gör, oyunu anla, sonra git adımını at

Kuzeyi bul, kuzeye kaç,

Kuzeyini bul ve gözünü aç”

İnsanın kendini kaybolmuş hissettiği an dinlenebilecek yegane şarkı olabilir. Öyle net, öyle güzel. Dedim ya Nova Norda kendi kuzeyini bulmuş ve başkalarına pusula olan bir kadın. Yılmaz bir savaşçı.  O bir Kuzey Yıldızı!

Nova Norda,2020 yılının dünya genelinde nasıl üzüntülere sahne olacağını bilmeksizin yeni yılın Şubat ayına “Kim Üzdü Seni” ile merhaba dedi. Şimdi geriye bakınca her ne kadar erken bir merhem olma hissi yaşatsa da sanatçı bu şarkıyı ona yazdıran duyguyu şöyle tanımlıyordu;

İki kişinin dünyaya dair her şeyi bir kenara bırakıp, kendini sadece birbirine adadığı o ilk günler vardır ya… Zamanla mekan anlamını çoktan yitirmiştir ve eser miktarda kalmış mantığın seni devamlı yarı yolda bırakıyodur. Ona bakmadıkça, dokunmadıkça, sesini duymadıkça susuz bırakılmış hissedersin. Yaşadığın duygu o kadar yoğundur ki, mutlulukla efkâr birbirine karışır. Aşık olduğunu öyle anlarsın. “Kim üzdü seni”, dünyanın en ender duygulardan biri olan, o ilk aşık olduğunda gelen yarın yokmuşçasına sevme hissi ile ilgili.

Alışılmış Nova Norda soundundan farklı gelen bu şarkı da çok sevildi. Çünkü o içinden geldiği gibiydi. Ne yaşıyor ne hissediyorsa onu yazıyor, söylüyor anlatıyordu. Bir röportajında “Gerçekten yaşamadığım hiçbir şeyi anlatamıyorum” demişti. Dolayısıyla onun şarkılarını asi bir kızın günlüğü gibi okuyabiliriz.

Onun gibilerin huyunu, suyunu biliriz. Değişim kanında vardır. Oldukları yerde durmazlar. Dönüşüm daima hayatlarındadır. İşte böyle bir dönüşüm neticesinde geliyor “Beteri yok uslanmaktan” Kahramanımız içsel yolculuklarını toplu bir isyana dönüştürüyor bu şarkıyla. Ve birdenbire onun gibilerin manifestosu haline geliyor. Vasat şehirlerde esir olmuş herkes kendi isyanını buluyor notalarında. Yapay cennetlere inat eyvallah diyebilen, yasaklara karşı paslanmayı reddedip uslanmak bilmeyen çocuklar oluyoruz. Aradığımız özgürlüğün peşinde el ele koşuyoruz.

“Bakma Bana Öyle” ile dinleyicilerin buluşması aylar sürse de bekleyişe değmişti yine.

Dünyadaki kadın-erkek eşitliğine eleştiri olarak, çocuklar için eşit bir gelecek hayali ile gerçekleştirilen “Eşit Masallar” projesinin soundtrack çalışması olan “Masal”  zaten en çok Nova Norda’ya yakışırdı. Öyle ya 21. Yüzyılda hala beyaz atlı bir prensin onu kurtaracağını bekleyen kadınların gerçek gücünü, bu eşitsizliğe karşı direnişin şarkısını ancak dünyanın sevgi ile değişeceğine inanan, hayatını kendi olma mücadelesi ile geçiren ve bunu başararak binlere örnek olan böyle güçlü bir kadın söyleyebilirdi.

Yol arkadaşları Can Ozan, Sedef Sebüktekin ve Birkan Nasuhoğlu ile birlikte yer aldıkları “Evde” albümünde yer alan “Bir Yol Buldum” ve “Bize Göre Değil” Nova Norda listelerinin vazgeçilmez parçaları oldu elbette.

Yıkanlara, hep uzaktan bakıp dil uzatanlara, hayallere hep ket vuranlara karşı buldum dediği yol benzer duygular yaşayan yüzlerce insanın ruhuna dokundu. Öyle ya yolların sonundaki madalyalar, sahte mutluluklar, iyilerin kaybettiği kavgalar bize göre değildi.

Ve bu kadın en sevdiği ile bir şarkı armağan etti hayranlarına. Müzik camiasının son zamanlardaki belki en tatlı çifti; Birkan Nasuhoğlu&Nova Norda en romantik tonda birlikte seslendirdi “Uyanmam” En güzel düşlerden uyanmak istemeyen tüm mutlu, umutlu insanlara…

Düşlerden uyanmak istemesek de gerçekler de hayatın kaçınılmaz gerçeğiydi. Pandeminin yaşattığı çaresizlik bir yana dünyanın gündelik sorunları haline gelmiş adaletsizlik, şiddet, öfke, yoksulluk, yalnızlık hepimizi karamsarlığa boğan dertlerdi. Belki de “Cehennem” böyle bir yerdi. Ruh gibi insanların işine gittiği, ruhların solup gittiği ve delirten bir sessizlik içinde… Fakat yine de umut biziz diyordu Nova. Rüzgar da esse asıl fırtına biziz!! “Cehennem” böylece dünyaya isyan ettiğimiz anların marşı olarak listelerimizde yerini aldı ilk günden.

Bu cehennemin içinde kalbimizin “Bataklık”a saplanması ise içten bile değildi. Nova bize bu şarkıyla dinledikçe saatlerce düşüncelere daldıran belki de o bataklıktan çıkaran can alıcı soruyu sordu: “Gidiyoruz ama nereye?”

Bu yazının kaleme alındığı tarih itibariyle yayında olan son şarkı oldu “Doya Doya” Kalbinden korkmadan yaşayan, içinde fırtınalar kopan ve kendi için yaşamayı kafaya koyan tüm uslanmazlar için.

Bestelerini yaparken rengarenk hissettiğini söyleyen Nova Norda’nın sahne kostümleri de kendine has ve bambaşka. Şarkıları kadar üzerine giydiği kıyafetlerin de ruhu var.  Nova Norda evreninde karanlığa yer yok. O tüm enerjisiyle ışığın, özgürlüğün, sınırsızlığın, bağımsızlığın simgesi. İşte bu yüzden ışıl ışıl parlıyor gözleri.

Bu kısa zamanda gelen emsalsiz başarı geçtiğimiz günlerde bu masalsı yolculuğa yakışır şekilde taçlandı. Nova Norda Spotify’ın dünyanın dört bir yanından güçlü kadın sesleri listesi olan Equal’in Türkiye kapağı olarak Times Meydanı reklam panolarında yerini aldı. Bu büyük mutluluğu Nova Norda sosyal medya hesabından şu sözlerle paylaştı;

Sadece içimizden geleni yaparak, küçücük imkanlarla çok büyük emekler vererek, resmen kendi kendimize geldiğimiz şu yere bakar mısınız arkadaşlar? Ne diyeceğimi bilmiyorum. İlk günden bugüne, emeği geçen herkese teker teker, gönülden teşekkürler ediyorum!!
Yaşasın bağımsız müzik.

Azmi, emeği, tutkusu ve ilham veren hikayesi ile gerçek bir yıldız Nova Norda. Ve şanslıyız ki müzik macerası henüz çok yeni. Bu demek oluyor ki daha çok enfes şarkılar dinleyeceğiz bu uslanmaz kadından. İyi ki…

Exit mobile version