Yeni teklisi “Bir Bahar Aşkısın”ı dinleyicilerle buluşturan Mehtap Meral ile bir röportaj…

Mehtap Meral… Müzik ve edebiyat ile geçmeye devam eden hayatı içinde 2010 yılında yayınladığı ilk şiir kitabı “Kedi Mevsimi” ve 2011 yılında yayınladığı ilk albümü “Aşk” ile sanatseverlerin beğeniyle takip ettiği bir isim haline geldi. Zaman içinde albüm ve şiir kitaplarıyla başarılı eserlere imza atan Meral, pandemi dönemiyle birlikte “Şarkıcı” projesini başlatarak sevdiği eserleri dinleyicilerle kendi düzenlemeleri ile buluşturmaya başladı ve en son, sözleri Aysel Gürel, müziği Banu Kırbağ’a ait olan, Ayşegül Aldinç’in hem 2. Kuşadası Altın Güvercin Beste Yarışması’nda hem de ilk albümü “Ve Ayşegül Aldinç”te seslendirdiği bir 1980’ler klasiği “Bir Bahar Aşkısın”ı yorumlayarak DMC etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Meral ile Absurdizi için, zaman içindeki sanatsal tecrübelerini, “Şarkıcı” projesini, yeni teklisi “Bir Bahar Aşkısın”ı ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

İlk albümünüz “Aşk” çıkalı 10 sene oldu. Bu 10 yılı kendi çalışmalarınız üzerinden müziksel anlamdaki değişimler bakımından nasıl yorumluyorsunuz?

-İlk albüm çok değerli elbette. Başlangıç noktanız sizin çizginizi mutlaka belirliyor. “Aşk” bir tango albümüydü ve sözü müziği bana ait şarkılardan oluşuyordu ağırlıklı olarak. Ben hep söze önem verdim. Hikaye anlatıcılığını önemsedim. Müzikte akustik tınıları sevdim ve şarkılarımın aranjesini de böyle yaptık genellikle. En belirgin değişiklik sesim de oldu sanıyorum. Artık vokalimi çok daha başka türlü kullandığımı hissediyorum. Müzik uzun bir yolculuk benim için. Bu yüzden değişmeye ve gelişmeye hep açığım ve o amatör ruhu korumaya çok özen gösteriyorum.

Yanlışlar Kraliçesi döneminde Atilla Meriç’in “Aşkın İki Yarısı” albümünde “Ömrümü Atsalar Yangına” yorumunuzla yer aldınız. Atilla Meriç ile yollarınız nasıl kesişti? Yorumunuz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Ömrümü Atsalar Yangına şarkısının bestecisi değerli müzisyen Atilla Meriç’le yollarımızı kesiştiren değerli şair Ahmet Can Akyol oldu. Ben daha önce Ahmet’in şiiri Onur Akın bestesi Seni Aşka Yazmalı adlı eseri de seslendirmiştim. Şiir bestelerini şiir yazan biri olarak özellikle önemsiyorum. Bu şarkı için de dönüşler güzeldi. Çok da keyifli bir çalışma gerçekleştirdik…

2020 ile birlikte “Şarkıcı” projesine başladınız. Bu projeye başlama süreciniz nasıl gelişti? İlk olarak “Gurbet Elde Bir Hal Geldi Başıma”yı yorumlamaya nasıl karar verdiniz? Yorumunuz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Üç albüm yapmış biri olarak artık teker teker şarkılar yayınlama kararını ben de aldım. Ancak başından beri farklı türlerde söylemeyi seven biri olarak bunu bir başlığın altına oturtmak ve neden farklı türlerde söylediğimi anlatabilmek istedim. “Şarkıcı” bunu çok iyi anlatan bir kelime benim için ve çok seviyorum. “Gurbet Elde Bir Hal Geldi Başıma” bir Ali Ekber Çiçek türküsü. Benim çocukluğumdan beri çok sevdiğim bir türkü. Bir çello ve bağlama eşliğiyle özünü, duygusunu koruyarak kendime özgü bir yorumla seslendirdim. Sevildiğini görmek de hoşuma gidiyor.

Şarkıcı projesinin ikinci teklisi “Söyle” oldu. Ahmet Kaya’nın bu eserini yorumlamaya nasıl karar verdiniz? Yorumunuz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Bu projede Türkiye’nin en önemli şarkıcılarının eserlerini söylemek hedefimdi. Ahmet Kaya da onlardan biri ve eserleri seçerken benim çok sevdiğim ve çok hissederek söylediğim eserler olması tercihim oldu. “Söyle” Ahmet Kaya’dan dinlemeyi en çok sevdiğim eserlerden biri. O kadar güçlü bir ses ki ondan sonra yorumlamak gerçekten cesaret gerektiriyordu ve biraz korkmadım desem yalan olur. Ama sanırım başardım bunu. Bir çok insandan çok güzel mesajlar aldım yorumumla ilgili. Sahnede de öyle. Pandemi sürecinin bir an önce bitmesini ve bu şarkıları yeniden sahnede söyleyebilmeyi arzuluyorum.

Projenizin şimdilik son teklisi “Ateş Oldum” oldu. Vedat Sakman‘ın bu eserini yorumlamaya nasıl karar verdiniz ve yorumunuz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Vedat Sakman’ın benim müzik tarihimdeki yeri büyüktür. Muhteşem bir söz yazarı ve besteci olmasının yanı sıra Sakman adlı mekanı genç müzisyenler için kendilerini ifade edebilecekleri çok özel bir alandı her zaman. Ben de ilk kez orada sahne aldım. Ateş Oldum çok duygulu bir şarkı. Hep severdim. Sadece kanun eşliğinde söylemek çok güzeldi benim için. Çok da sevildi.

Şarkıcı projesi yine tekliler ile devam edecek mi?

-Elbette. Müslüm Gürses’den Zeki Müren’e, Sezen Aksu’dan Zülfü Livaneli’ye daha birçok sevdiğim sanatçının eserlerini söylemeyi çok istiyorum…

Şarkıcı projenizin dijital yayıncısı WediaCorp ile yollarınız nasıl kesişti?

-Artık dijital platformlar çok önemli. Benimse geçen yıla kadar bir YouTube kanalım bile yoktu. Pandemide çok çalışarak yeni kayıtlar yaptım ve bir YouTube kanalı kurdum. WediaCorp bu anlamda iyi bir işbirlikçi. Onlar varken teknik hiçbir şeyi düşünmek zorunda kalmıyorum. Bu da benim için harika bir şey.

Şarkıcı projenizde, “Yanlışlar Kraliçesi”nde olduğu gibi düzenlemeleri de kendiniz üstlendiniz. Kendi düzenlemelerinizi yapmak size yapmak istedikleriniz bağlamında özgür bir alan sağlıyor mu?

-Çok önemli bir deneyimdi benim için ve kesinlikle beni yaptığım müziğe, yazdığım şarkılara daha da yaklaştırdı. Şarkıyı enstrümanlarla doğru anlatmaya çalışmak onlarla başka bir bağ kurmanızı sağlıyor.

En son, 1980’ler klasiklerinden Aysel Gürel sözlerine Banu Kırbağ bestesi “Bir Bahar Aşkısın”ı seslendirdiniz. Şarkıyı seslendirmeye nasıl karar verdiniz? Düzenlemeyi yapan Altuğ Öncü ile yollarınız nasıl kesişti?

-Altuğ benim üniversiteden sınıf arkadaşım. Muhteşem bir müzisyendir. Bugüne kadar yaptığım her işe ya kemanıyla ya uduyla dokundu. Bu kez aranjeyi o yapsın istedim. Çok da güzel olduğunu, şarkının ruhuna yakışan bir iş çıkardığını düşünüyorum Altuğ’un.
Şarkıyı ise geçtiğimiz yıl Kuşadası’nda verdiğim konserler süresinde tanıştığım ve Söyle’nin klibini çeken sevgili yönetmen dostum Efe Balkan gönderdi ilk kez bana; “Bu şarkı senin sesine çok yakışır!” dedi. Ayşegül Aldinç çok güzel seslendiriyordu ve günlerce onun sesinden dinledim. O kadar sevdim ki şarkıyı “Mutlaka ben de söylemeliyim!” dedim. İyi ki de söylemişim diyorum şimdi!

DMC ile yollarınız nasıl kesişti?

-Şarkıyı kaydettikten altı ay sonra DMC’den Delvin Doğrular’a gönderdim. O kadar özenli ve içten bir şekilde döndü ki bu şarkının yerinin DMC olduğunu hissettim hemen. Samsun Demir ve ekibiyle çalışmak çok kıymetli. Uzun bir yolculuk olmasını umuyorum.

Bir Bahar Aşkısın yorumunuz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız? Besteci Banu Kırbağ ve o dönem eseri yorumlayan Ayşegül Aldinç’ten herhangi bir geri dönüş aldınız mı?

-Ben büyük bir Aysel Gürel hayranıyım. Banu Kırbağ da hep dinlemeyi çok sevdiğim, hayran olduğum sanatçılardan biri oldu. Bu şarkının bu iki muhteşem kadına ait olması çok güçlü bir nedendi şarkıyı söylemem için. Banu Kırbağ’la ilk kayıt anından beri irtibat halindeyiz. Öyle yüreklendirici cümleler duydum ki ondan mutluluğum tarifsiz.
Ayşegül Hanım da bütün zarafetiyle tebrik etti.

Bununla birlikte 2020 yılında “Yanlışlar Kraliçesi” albümünde de yer alan şiirinizden ismini alan “İncirin İçindeki Arı” isimli yeni şiir kitabınızı yayınladınız. Kitabın oluşumu süreci nasıl gelişti? Mona Kitap ile yollarınız nasıl kesişti ve kitabınız ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-İncirin İçindeki Arı benim üçüncü şiir kitabım ve geçtiğimiz yıl Yunus Nadi Şiir Ödülü’nün de sahibi oldu. Ben uzun zaman aralıklarıyla şiir yayınlayan biriyim. Her kitabımın arasında beş yıl var. Yaşamak, biriktirmek, çok okumak ve yazmak diye tanımlayabilirim oluşum sürecini. Mona Kitap ve editörüm değerli Arzu Çağlan da kapağından baskıya kadar çok özel bir iş çıkardılar…

Bir Bahar Aşkısın’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Sevgili dostum Tuna Kiremitçi yeni bir şarkısını hediye etti bana ve müzik yönetmenliğini de o yapacak. İki-üç ay içerisinde dinleyenlerle buluşturmayı umuyorum…

Mehtap Meral’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Bir Bahar Aşkısın”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.