10 Şiiriyle Orhan Veli Kanık

Türk şiirindeki bütün biçimsel kuralları yıkıp büyük temasal devrimler yapan, kimilerince şiiri halka indirdiği için takdir edilen, kimilerince sürreal şiirin önünü açıp şiirin bugün girdiği kısır döngüyü başlattığı, halktan uzak ve anlaşılmaz soyut şiire giden yolu açtığı için eleştirilen fakat bir şiir dehası olduğu su götürmez bir gerçek olan, fakirlik içinde geçen yaşamı belediyenin açtığı bir çukura düşerek son bulan Orhan Veli 10 şiiriyle karşınızda.

1. Ben Orhan Veli

Ben Orhan Veli
“Yazık oldu Süleyman Efendiye”
Mısra-i meşhurunun mübdii.
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Evvela adamım, yani
Sirk hayvanı falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Bir evde otururum,
Bir işte çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar’ın
Ahır usağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Oktay Rıfat’la Melih Cevdet’tir
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır pek muteber;
İsmini söyleyemem
Edebiyat tarihçisi bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Meşgul olmadığım ehemmiyetsiz
Sadece üdeba arasındadır.
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya?
Onlar da bunlara benzer.

2. Kitabe-i Seng-i Mezar

I
Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allah´ın adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendiye

II
Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
Duyarlarsa olduğunu alacaklılar
Haklarını helal ederler elbet.
Alacağına gelince…
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.

III
Tüfeğini depoya koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
Ne matarasında dudaklarının izi;
Öyle bir rüzgar ki,
Kendi gitti,
İsmi bile kalmadı yadigar.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yaz işiyle:
´Ölüm Allah´ın emri,
‘ Ayrılık olmasaydı.´

3. Giderayak

Handan,hamamdan geçtik 
Gün ışığındaki hissemize razıydık 
Saadetinden geçtik 
Ümidine razıydık 
Hiçbirini bulamadık 
Kendimize hüzünler icadettik 
Avunamadık 
Yoksa biz… 
Biz bu dünyadan değil miydik?

4. Eskiler Alıyorum

Eskiler alıyorum 
Alıp yıldız yapıyorum 
Musiki ruhun gıdasıdır 
Musikiye bayılıyorum 

Şiir yazıyorum 
Şiir yazıp eskiler alıyorum 
Eskiler verip musikiler alıyorum. 

Bir de rakı şişesinde balık olsam…

5. Son Türkü

Kaybolmak üzere suya düşen bilezik
Bak, bütün kırışıklar silindi sudan.
Son saatimde mi uyandım uykudan?
Neden boş geçen yıllardan içim ezik?
Durdu beni ölüme götüren kervan.
Eski bir şarkı söyleniyor rüzgarda.
Duydum ki, sevmeyi bilen dudaklarda
Benim ilahilerim hala okunan.
Sevgilim, ellerime dokunaraktan
Beni çağıran bir eda var sesinde.
Bu muydu insanlara son nefesinde
Görüneceğinden bahsedilen şeytan?
Sular çekilmeye başladı göklerde.
Isınmaz mı acaba ellerimde kan?
Ah, ne olur bütün güneşler batmadan
Bir türkü daha söyleyeyim bu yerde!

6. Anlatamıyorum

Ağlasam sesimi duyar mısınız, 
Mısralarımda; 
Dokunabilir misiniz, 
Gözyaşlarıma, ellerinizle? 

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, 
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu 
Bu derde düşmeden önce. 

Bir yer var, biliyorum; 
Her şeyi söylemek mümkün; 
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; 
Anlatamıyorum. 

7. Değil

Bilmem ki nasıl anlatsam;
Nasıl, nasıl, size derdimi!
Bir dert ki yürekler acısı,
Bir dert ki düşman başına.
Gönül yarası desem…
Değil!
Ekmek parası desem…
Değil!

Bir dert ki…
Dayanılır şey değil

8. Zilli Şiir

Biz memurlar,
Saat dokuzda, saat on ikide, saat beşte,
Biz biz bizeyizdir caddelerde.
Böyle yazmış yazımızı ulu tanrı;
Ya paydos zilini bekleriz,
Ya aybaşını.

9. Ayrılış

Bakakalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, Ağlayamam.

10. Zeval

Örtüldü hafızanın örtüsü
Tasalarımın bittiği yerde.
Yükseliyor şimdi perde perde
“Geri gelen saadet” türküsü

Devri tamam oldu pervanenîn
Gökten bir beklediğim kalmadı.
Tükendi artık içimde tadı
Yıldızlı küreler düşünmenin.

Ne çıkar karşıma çıksa ecel
Bu boşluk ondan daha mı iyi?
Başka bir alemden beklediği
Olmayan kula zeval ne güzel!

Beklememek beter beklemeden;
Geldi yolunu gözlediğim yar.
Al bu başı sen artık ey rüzgar
Ve sus artık, sus artık ey beden!