Black Mirror: Arkangel

Black Mirror dizisinin 4.sezonun ikinci bölümü olarak yayınlanan “Arkangel” yani Türkçe olarak baş melek kelimesinden esinlenilmiştir. Black Mirror dizisi bu bölüm ile ilk kez aile yapısına vurgu yapmış, ayrıca dizinin bir bölümü ilk kez bir kadın yönetmen, Jodie Foster, tarafından çekilBlack Mirror dizisinin 4.sezonun ikinci bölümü olarak yayınlanan “Arkangel” yani Türkçe olarak baş melek kelimesinden esinlenilmiştir. Black Mirror dizisi bu bölüm ile ilk kez aile yapısına vurgu yapmış, ayrıca dizinin bir bölümü ilk kez bir kadın yönetmen, Jodie Foster, tarafından çekilmiştir.miştir.

Bölüm, gelişen teknoloji ile beraber, mikro çip sisteminin Arkangel firması tarafından çocuklara implant edilerek, ebeveynlere güvenli bir şekilde ve her açıdan kontrol altında bir çocuk yetiştirme olanağı sağlamaktadır. Firmanın adından da anlaşılacağı üzere, aileleri geliştirilen çip ile bir bakıma çocukların “koruyucu baş meleği” yaptığını söyleyebiliriz. Yerleştirilen çipin sahip olduğu bir kaç özelliği sıralar isek; lokasyon bilgileri, beslenme durumu, her türlü sağlık bilgileri ve çocuğun görebildiği her şeyi izleme yetisi bir tablet aracılığı ile sağlanabilmektedir. Bunlardan en önemlisi, çocuk bireyin gördüklerinin filtrelenebilme özelliği, yani strese yada şiddete sebep olabilecek bin bir türlü vuku sansürlenebilmektedir.

Dizide, koruyucu anne Marie, bir gün kediyi takip ederek parkta kısa bir süre kayıplara karışan Sara’ya Arkangel firmasının ücretsiz sunduğu implanti yaptırmıştır ve gelişimi boyunca güvenli bir ortam sağlama düşüncesi ile çocuğunun takip altında tutmak istemiştir. Her zamanki gibi yıllar arasındaki geçişler çok profesyonel bir şekilde çekildiğini söyleyebilirim. Sara’nın yaklaşık iki yaşlarında başlayıp, 15 yaşına kadar ki çipli yaşamını anlatan bölüm, verdiği mesaj tam olarak iki zıt kutbun önemini çok güzel işaret ediyor. Çocuk gelişimindeki iyi/kötü kavramlarının sorgulanması açısından çok güzel noktalara değinilmiş, özellikle özeleştiri yapmak gerekirse koruyucu Türk toplum yapısının ve çocuk yetiştirme sorunsalını görebilmek kesinlikle mümkün.

Sara okula başladıktan sonra, okul arkadaşları arasında tek çipli öğrenci ve filtrendiği için, insanların arasına karışmakta zorlanmaktadır. Koruyucu aile yapısında da bunun gibi örnekler rahatça görebiliriz, Black Mirror bize sadece bu yapının gelecekteki halinden bir önizleme gösterdiğini düşünüyorum. Sara için ise toplum dışında kalmak bir şekilde psikolojik tepki olarak kendini gösterirken, bir bakıma annesi için bile kararını sorgulatmıştır. Ilk kez okula filtresiz giden Sara ise, daha ilk gününde arkadaşı Trick ile birlikte görmek istediği birçok şeyi tecrübe etmiştir. Uygulananların aksine, yıllarca filtrelenen biri bile olsa insanoğlunun doğuştan meraklı ve öğrenmeye meyilli bir varlık olduğunu maalesef unutuyoruz zaman zaman.

Lise yıllarına gelen filtresiz Sara’nın aslında ne kadar oturaklı ve düzgün bir insan olarak yetiştiğini anlamak güç değil ancak, her lise çağını yasayan birey gibi Sara da annesi Marie’e yalan söyler, kısacası yönetmen klasik sosyal yapıdaki geneli çok basit şekilde dizinin her safhasında parmak basmış. Annesi Marie’nin eve gelmeyen Sara’yı çok merak etmesi üzerine çipini tekrar aktive etmesi ile kızını seks yaparken görmesi, bir bakıma koruyucu aile modelinin çocuklara bıraktığı kişisel özel alan azlığını gözler önüne seriyor. Ardından çip ile takip etmesiyle uyuşturucu kullandığına da şahit olunması ile hayata dair meraklı iyisi ile ve kötüsü ile bireyleri tecrübe etmeye çalışan birey adaylarının aileler müdahaleleri sonrasında ne kadar dar görüşlü kalabileceklerini gözler önüne seriyor.

Sonuç olarak annesinin çipi tekrar aktive ettiğini, habersiz olduğu hamilelik durumuna Marie’nin müdahale etmesi ile Sara tarafından anlaşıldı. Sara’nın evi terk etmesi ile sonlanan bölüm, aile yapısında değindiği noktalar ile gerçekten güzel filme alınmış. Aile sevgisi her ne kadar ebeveynleri koruyucu bir yapıya itse de, bir çocuğun “birey” olmasındaki aşamalardan en önemlisi kötü tecrübeler ile de basa çıkmayı öğrenmekten geçer. Sonuçta hayatta her zaman bizi koruyan bir “Arkangel” olmayacağını unutmamak gerekli.

Trailer buradan izlenebilir;