Hiçliğin Kıyısında Raks;

"Bize bir şey yapmadılar, tam bir boşluğun içine yerleştirdiler bizi, dünyada hiçbir şeyin insan ruhuna hiçlik kadar baskı kuramayacağını herkes bilir.." Satranç, Stefan Zweig

Bir şeyler yapıyorum, yemek yiyorum yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam bir boşluk duygusu içinde.
Sanki içimde derin bir “hiçlik” hissi var..

Huzursuzluk, Zülfü Livaneli

Hiçliğin kıyısından mâna birikintisine gidebilmek için gözyaşlarıyla patikalar yaparız ilk önce.
Parmak uçlarımızla kalabalığa sessizlikle cevap verir, yerimizi almaya didiniriz.

Hiçlik yoktur. Sıfır yoktur. Her şey bir şeydir. Hiçbir şey hiçbir şey değildir

Sefiller, Victor Hugo

Ah şu her
şeyin anlamsız olduğu cihanın yamalı eteklerine yapışır anlamlar bulma derdine düşeriz.
Hepimiz bir şeyler bekler, isteriz tabii olarak. İstemek, beklemek ve de beklentiler serabı,
yarına yaşamak için yeterli bir sebep gibi gelir.

Bir anlam gelse,
Ne varsa alsa,
Gitse.

Bir anlam gelse,
Ne varsa verse,
Kalsa.

Dokuza Kadar On, Özdemir Asaf

Tüm gün bir sonraki yarını düşünür, düne
yakınırız. Ama asla şu an ile ilgilenmeyiz. Aklımızın ucundan bile geçemez, ne haddimize!
Akrep ve yelkovan buluştuğunda biz yine kim olduğumuzu sorgular, buluşmak bir yana dursun
kimseyi bir yerlere koyabilme cesaretinde bulunamayız.

Ölünüyor, hasret çekiliyor, yaşanıyor, velhasıl hayat akıp gidiyor.

Piraye’ye Mektuplar, Nazım Hikmet Ran

Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa, “Dünyada neler gördünüz?” dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki…

Değirmen, Sabahattin Ali

Bir insan şu yerkürede kendisini
bulamamışken ne isteyebilir? Dairenin içerisinde yana yakıla başka şekiller aramak olağan
mıdır? Tüm doğrular bir saniyede yıkılabilir mi? Kafam karışık, ne dediğimi bilemiyorum.
Sadece tüm ibarelerin birbirleriyle neden çatıştığına anlam veremiyorum. Zamanın bu kadar
su, deniz olması yanlış kaçıyor.

Bazen kendini bulmak için önce kaybetmen gerekiyor.

Fi, Akilah Azra Kohen

Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun. İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil.

Çırpınıp İçinde Döndüğüm Dünya, Şükrü Erbaş

Okuduğum şiirleri tekrar tekrar okuyorum. Hem de ilk kez
görüyormuş gibi heyecanlanarak. Her defasında da farklı anlamlar yaratıyorum. Şairi anlamaya
çalışıyor, o ben oluyorum. Bir şair gibi hüznü dile getiremesem de bin şair gibi hüznü
yaşıyorum. Odamda yeryüzünden sıyrılan, tüm dünyadan ve zamandan ayıran köprüyü
kullanarak, hiçliğin kıyısını seyre dalıyorum