Keşfedilmesi Gereken Albümler Ve Hikayeleri #3 : Şevket Akıncı – Uçurumda Açan…

1996 yılı özellikle Ada Müzik açısından kendi müziğini yapan ve alternatif tınılara yönelen pek çok sanatçı veya grubun albümünün yayınlandığı bir dönem oldu : Mor Ve Ötesi, Kumdan Kaleler, D-100, Nekropsi gibi gruplar ve Tanju Aşanel, Şevket Akıncı gibi ilk solo çalışmasını yapan müzisyenlerin kasetleri (bazılarının da CD’leri) piyasaya çıktığında kimisi zamanla ilgi yakaladı, kimisi de o dönemin heyecanıyla daha çok kişiye ulaşaibildi.

Bu albümlerden biri de, Şevket Akıncı’nın Ada Müzik etiketiyle yayınlanan ilk albümü Uçurumda Açan’dı.

12 şarkının yer aldığı albüm, özellikle Ada Müzik’in 10. yılı dolayısıyla 1997 yılında yayınladığı Sular Yükseliyor albümünde de yer alan Sonbahar Kaçağı şarkısıyla bilindi. Bu albümden sonra Akıncı, caz ve deneysel tınıların ağırlıkta olduğu albümler yapmaya başladı ve kendi tabiriyle ‘ilk şarkı albümü’ olan Uçurumda Açan sonrası 2020’nin ilk günlerinde Akıncı’dan Kalan Müzik etiketiyle ‘ikinci şarkı albümü’ Radyo Ekoton geldi.

Akıncı, Uçurumda Açan albümünün oluşum sürecini şu sözlerle anlatıyor :

“Uçurumda Açan” albümünü 1996 yılında kaydettim. Ama içinde yer alan çoğu şarkı çok daha eskiye dayanıyor. Amacım şarkıları en sade halleriyle kaydetmekti; gitar, vokal ve bir kaç enstrüman. Ada Müzik’le kesişmem bir arkadaş aracılığyla oldu. Albümü kaydettiğim yıllar Ankara’da oturuyordum ve Ada Müzik’le anlaşmak için bir kaç kez İstanbul’a gidip gelmem gerekti. Albümler o dönem o kadar kolay basılmıyordu, sahnede rüştünü ispatlaman gerekirdi. Ama o yıllarda Ada’da çalışan Sarp Keskiner bana inanmış olmalı ki, bu albüme hep destek verdi. Albüm 1996 yazın ortasında çıktı, ve açıkçası pek satmadı. Şu anda ise sadece internette bulabilirsiniz çünkü sadece kaset olarak çıkmıştı, yani hiç CD’ye basılmadı… Ancak daha sonra Roll dergisinde en iyi 100 Türkçe şarkı listesi yapılmıştı ve 101. sırada olan bir sürü şarkı da vardı, ismimi ve “Sonbahar Kaçağı” adlı şarkıyı bu listede görünce hem çok şaşırdım hem de çok sevindim. Demek ki birilerinin haberi vardı, ve çok daha sonra sosyal medyada bu parça ve albümün hakkında bir çok paylaşıma rastladım; 90’ları yaşayan birçok kişi için özel bir yeri varmış. 1990’larda vokal-gitar şeklinde albüm yapan çok az isim vardı; herkesin bildiği isimler: Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil, Yaşar Kurt gibi… Ben ise o yıllarda sıyrılamadım bu isimlerin arasından, ve hevesim kaçtı… Şarkı yazmayı bıraktım; caz ve başka daha deneysel müziklere yöneldim. Ama yıllar içinde bu “Uçurumda Açan”ın tek tük de olsa unutulmadığını, hala dinlediğini farkedince bir şarkı albümü daha yapmam konusunda cesaretlendirdi beni. 23 sene sonra Kalan Müzik etiketiyle yayınlandı : Radyo Ekoton…

Albümdeki şarkılara gelirsek, çoğunu lisede ve onu takip eden Berklee’de caz okuduğum yıllarda yazdım. Berklee’den mezun olduktan sonra neden böyle ‘basit’ bir albüm yaptığımı, neden cazla ilgili bir şey yapmadığımı çok insan sorguladı, özellikle müzisyen arkadaşlarım. Ben müziğe hiç bir zaman ‘basit’ veya ‘zor’ gibi kategorilere ayırmadım. Bu tinsel ihtiyaçlarımı karşılıyor mu karşılamıyor mu diye baktım. Şiirle müziği buluşturan müziklerden hep etkilendim. Ergenken dinlediğim müziklere sadık kalmışım hep, müzik hayatım boyunca yayınladığım 20 küsür albümlerdeki müziklere bakınca daha iyi anlıyorum; ve ergenken caz da dinliyordum… Megadeth, Hendrix, Pink Floyd da dinliyordum, ve Brüksel’de geçirdiğim ergenlik döneminde bu müziklerle beraber Bob Dylan, Leonard Cohen ve hatta Chanson Française dediğimiz türün (Fransız şansonları) önemli isimlerini de dinliyordum: Georges Brassens, Jacques Brel, Yves Duteil, Leo Ferré gibi. 90’ların başında otellerde de hem kendi şarkılarımı hem de bu isimlerin şarkılarını çaldım. Hem de Tanju Okan’la çaldım; ki benim üzerimde çok büyük etkisi oldu. Müthiş bir şarkıcı, Türkiye’de değil sadece dünya standatlarında bir yorumcu! Türkiye’ye kesin dönüş yaptığımda Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok, Ezginin Günlüğü, Mozaik gibi isimlerin müziğiyle tanıştım ve cesaret alıp türkçe yazmaya başladım. Daha sonra, az önce bahsettiğim hayal kırıklığından ötürü de hiç şarkı yazmadım bir daha, başka müzik türlerine yöneldim, caz, fusion, hatta oda müziği ve bir sürü deneysel grupta çaldım Islak Köpek, Konjo, Mutant, Century, Dead Country vs..gibi. O yüzden bugün tekrar şarkı albümü yapmama bir çok insan şaşırdı. Ama içimde varmış hep demek ki, hiç kaybolmamış. Leonard Cohen seven yönüme hala sadık kalmışım.

Uçurumda Açan’ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.