FIRÇALARLA DANS EDEN SALVADOR DALİ

Eşi benzeri olmayan bir insandan söz edeceğim sizlere. Acısını ve korkusunu ilhama dönüştüren insanlardan birini ona sorarsanız: “Ben Salvador Dali 1 dakikam 25 bin dolar.” Bana sorarsanız: “İçi kaos dolu bir ruh.” Ona sorarsanız: ”Ben sürrealizmin ta kendisiyim”

Salvador Dali, kendi korkusu olan cinselliği, en büyük zaafı olan eşi Gala’nın farklı bedenlerde yaşadığı cinselliği görecek, izleyecek ve acı hissedecekti.

Bu acısının ona ilham verdiğini anlayınca Gala’yı sürekli sevişirken izleyecek bundan ilham alacak ve acıların en büyüğünü kendisine yaşatacaktı. Umarım bu acıyla hazzın doruklarına varmıştır Dali.

Dali, 11 Mayıs 1904 tarihinde, İspanya’da dünyaya geldi. Tam adı: Salvador Domingo Felipe Jacinto Dali Domènech’tir. Babası Salvador Dali Cusí ile annesi Felipa Domenech Ferres’in bir çocukları doğmuş, lakin Dali’nin doğumundan 9 ay önce ölmüştür.

Evet, ağabeyinin ölümünden 9 ay sonra Dali dünyaya geldi. Aliesinin kaybı, Dali’nin yaşamı bulmasına sebep oldu. Çocuğunun acısıyla birlikte sevişen annesi babası bizlere Dali’yi armağan etti. Acaba cinselliğe olan tahammülsüzlüğünün nedeni olabilir miydi ailesi?

Din konusundaki değişken düşünceleri, ayrıksı giyimiyle ve aramızdan ayrılan Ara Güler’in tanık olduğu aykırı davranışlarıyla 20’nci yüzyılın en büyük sürrealist ressamı…

Kardeşinin ölüm ve yaşam izlerini de ruhunda taşıyordu. Hatta ailesi abisinin ismini vermişti ona. Salvador’un tattığı sevgi, yeni bir sevgi değildi; Ağabeyine verilmesi hesaplanan sevgiydi. Ailesi, ölen çocuklarının sevgisini aşılıyordu ona. Daha sonralarda kardeşine yazdığı bir yazıda şöyle özetliyordu:

“Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım. Beni severken hâlâ onu seviyorlardı aslında. Belki de benden çok onu… Babamın sevgisinin bu sınırları, yaşamımın ilk günlerinden itibaren çok büyük bir yara oldu benim için.”

Yeni İnsanın Doğuşunu İzleyen Jeopolitik Çocuk

Dali’nin annesi sevecen, anlayışlı bir kadındı. Babası daha sert ve otoriter bir yapıya sahipti. Annesinin desteğiyle başladığı resim macerası, annesinin ölümüyle onu hayata bağlayan en önemli şey haline geldi. Babası ise kısa süre sonra baldızıyla evlendi.

Madrid’de üniversiteye başladı fakat ruhundaki aykırılığı üniversiteye de yansıdı. Anarşist akıma katıldığı için okuldan atıldı ve kısa bir süre tutuklu kaldı.

Onu değişime ilk iten Picasso ile 1929’da tanıştı ve Dali’nin resimlerinde Picasso etkisi net bir şekilde görülmeye başlandı.

Ve 1926’da hayatının en büyük ve son değişimiyle tanıştı. Arkadaşı, dostu, sevgilisi, annesi ve en önemlisi ilhamı Gala.

Gala: bir Rus avukatın kızı ve sürrealist şair Paul Eduard’ın eşiydi.

Paul Eduard
Gala ve Salvador Dali

Onu ilk kez Cadaquez’de Akdeniz’in Catalan kıyısında, Hotel Miramar’ın terasında gördüğünde eşi Paul Eduard’la birlikteydi. Ertesi gün, saat 11’de sahilde buluşmak üzere sözleştiler. Dali, bu olayı tamamen sembolik bir biçimde hazırlamaya karar verdi.

Soyundu. Elbiselerini, göğüs uçlarını, kıllarını, göbek deliğini ve esmerleşen tenini gösterecek şekilde kesti, katladı. Boynuna inci bir kolye, kulağına bir kırmızı bir sardunya taktı. Tıraş olurken yaralanmasından esinlenerek kendi kanını süründü. Bunu balık kuyruğu, keçi gübresi ve yağla karıştırdı. Fakat pencereden Gala’yı, özellikle de çıplak bronzlaşmış sırtını görünce, bu ölümcül ritüele son vererek bu vebalı tutkuyu soyunmaya karar verdi. Birkaç ay sonra tamamen aşık oldular ve Gala eşini ve çocuğu bırakarak Salvador’la birlikte yaşamaya başladı.

Fotoğraftanda anlaşıldığı üzere ömürlerinin sonuna kadar

İlk İspanya İç Savaşından sonra Dünya Savaşından kaçmak için tüm dünyayı gezdiler. Daha sonralarda Dali, düşüncesini şöyle açıklıyor:

”Her zaman anarşist ve aynı zamanda da monarşisttim. Her zaman burjuvaziye karşıydım ve hâlâ da öyleyim. Gerçek kültürel devrim, monarşist prensiplerin restoresiyle mümkündür.”

1934’te beş yıllık aktif bir işbirliğinden sonra artık eski sürrealist arkadaşlarından ayrılmış ve küçük burjuvaya dönüşmekle suçlanır olmuş ve dışlanmıştı. Marksist olan sürrealistler Dali’yi dolar hevesli olarak adlandırmış ve bu çekişme, Dali ölene kadar devam etmişti.  Çünkü politikadan kaçıyordu.

”Beni ne marksizm bir parça bile ilgilendirmiyordu. Politika bir kansere benziyordu.”

İstanbul Fotoğrafçısı ve tarihi görsel yazar Ara Güler, Paris’te Meurice otelinde, ömrünün sonuna kadar yaşayan Salvador Dali’yle yaptığı röportajdan bir fotoğraf.

Gelelim sona, Gala’ya: İlk buluştukları gün Dali, konuşamamış ve diğer kadınınların yanında yaptığı gibi birden gülmeye kahkahalara boğulmuştu. Diğer kadınlar olsa Dali’nin onları aptal yerine koyduğu düşünür orayı terk ederdi fakat Gala bunu garipsememiş, onun ruhunu okşamış ve ölene dek sürecek fedakârlık ve tutku kokan aşkları başlamıştı. Gala’nın Salvador Dali’den ayrı olan cinsel yaşamı sadece ona ilham vermemişti, özgür ruhlu olan Gala, her erkeğin birlikte olmak isteyeceği bir kadındı. Yaptıkları ve düşündükleri de ona ilham vermiş ve tablolarına Gala’nın izleri yansıtmıştı.

Denilene göre Dali, duygusal anlamda korkularına zafer kazanmış ama cinsellik hakkındaki düşünceleri yenememiş hatta Gala ile hiç sevişmemişti.

Gala’nın Dali’den tek istediği özgürlüğüydü ve Dali de bunu kabul etmişti… Gala artık eski kocası dahil istediği her erkekle sevişiyordu. Cinsel hayatı bir dünya gibiydi, Dali’ye sorarsanız: “BEN SALVADOR DALİ.” Bana sorarsanız: “Dali için acı verici, Gala için muhteşem bir hayat.” Gala’ya sorarsanız: “Özgürlüğüm!”

GALA

Dali, bir gün Gala’yı başka bir adamla sevişirken yakaladı ve gizlice izlemeye koyuldu. Belki de izledikçe haz duyuyor ona dokunmak istiyordu. Fakat korkuları buna izin vermiyor, ona dokunan başka tenlere, renklere sesini çıkaramıyordu. Bu acısını derin hüznünü sanata yansıtıyordu.

Gala’yı sevişirken defalarca izlemiş hisettiklerini tuvaline yansıtmıştı. Size bir sır vereyim mi? Dali’yi tanımadan önce acıdan ilham alan tek hasta ruha sahip olanın ben olduğumu düşünürdüm…

Salvador Dali’nin sevgisi artık bu acıya tahammül edememiş ve Gala’ya bir şato almıştı. Kendisi bile randevu alarak gidiyordu Gala’nın yanına. Yıpratıcı yaşanmışlıklara rağmen ne Dali Gala’dan, ne Gala Dali’den vazgeçmişti. 50 yıl kadar süren aşkları Gala’nın 83 yaşında hayata gözlerini yummasıyla noktalandı gibi gözükse de bu aşkı Dali tek başına sürdürdü. Gala’nın ölümüyle çöken Dali, ölene kadar Gala’yı sevdi ve hayata dair tüm bağlarını kopardı.

Cinselliğin hüküm sürmediği bu aşk size de bir ders olsun. İnsan sadece bir insanı ruhuyla sevebilir ve o ruhla sevişebilir….

Bu dünyadan size sevgilerimi gönderiyorum tutkumun bir parçası size armağan ediyorum…