Ütopyanın Geçmişini Ne Kadar İyi Biliyoruz?

Ütopyanın tarihsel evrimine şahitlik edecek olsak karşılaşacak olduğumuz düşünürler kimler olurdu?

Elbette ki bu tür makaleleri ele aldığımızda düşünürlerden bağımsız olmamız düşünülemez. Tarihsel gelişim süreci içerisinde ütopya kavramını derinlemesine inceleyen, bu alanda isimlerini duyurmuş düşünürlerin engin bilgilerine başvurmak kaçınılmazdır. Zira biz de derinlemesine işleyeceğiz. Hareket noktası genel itibariyle Thomas More’dur. Onun en büyük eseri de 1516 yılında ele aldığı Utopia’dır. Thomas More için Ütopya, hem “iyi bir yer” hem de “hiçbir yer” olma durumuyla varlığını pekiştirir. Ancak Ütopya kavramının incelenmesi yalnızca Thomas More ile de sınırlı değildir.

Sözcük ve kavram açısından baktığımızda Ütopya sözcüğü bir Neolojizm (türenti) olarak görülmüştür. Aynı zamanda Neolojizmler, yeni olanı adlandırmaya karşılık gelir. Bunları incelemek ise belirli bir toplumsal sürece tekabül eder ve bu ancak ortak amaç grupları ile mümkündür. Ütopya sözcüğü, yeni sözcüklerin oluşmasında da bir kök görevi görür. Nitekim bu vesileyle, distopya, anti-ütopya, alotopya, eukronya, heterotopya, ekotopya, hiperütopya gibi yeni tür kavramsal sözcükler elde edilmiştir. Özellikle belirtmek gerekirse bu kavramlar da birer türetimsel neolojizmdir.

More, Neolojizmini yaratmak için iki Yunanca sözcüğe başvurmuştur: “Değil/olmayan” anlamı taşıyan ve “u” sesine indirgenen ouk ile “yer” anlamına gelen topos sözcüklerine, yer bildiren ia sonekini de ekledi. Dolayısıyla etimolojik açıdan Ütopya, olumlama ve yalanlamayı aynı anda içeren bir hamleden doğan, aslında yer olmayan bir yerdi.

Ne var ki More bir neolojizm daha icat etmişti: büyük eserinin ilk baskısında bu sözcüğe de yer veriliyor ve işler daha karmaşık hale geliyordu. Bu ikinci neolojizm, yapısal olarak ilkinden türer ve Utopia’nın sonunda, Hythloday’ın kız kardeşinin oğlu saray şairi Anemolius tarafından yazıldığı belirtilen şiirde geçer. Söz konusu şiiri meydana getiren altı mısrada, Utopia adası konuşur ve başlıca şu üç özelliğini dile getirir:

  • Bilinen dünyanın uzağında, ücra bir yerdedir;
  • Platon’un şehrine rakiptir ve ondan üstün olduğuna inanır, zira Platon’un şehrinde sadece ana hatlarıyla belirtilen şey, Utopia’da zaten başarılmış halde sunulmaktadır;
  • Utopia’nın sakinleri ve yasaları öyle harikadır ki buraya Utopia yerine Eutopia (iyi yer) demek gerekmektedir.

Böylece More birbirine yakın iki neolojizm yaratarak bir sözcüksel neolojizm (ütopya) ve bir de türetimsel neolojizm (eutopya) olmak üzere aynı anda, hem yer olmayan hem de iyi bir yer olan ütopyanın ikiliğe temel oluşturan ve zaman içinde geçerliliğini yitirmeyen bir kavramsal boyut kazanmasına sebep olmuştur.

Biraz üstte alıntı olarak aktardığım şiirde, Utopia adası Platon’un şehriyle yakınlığını belirtir. Hem Thomas More hem de Platon olsun bu bilgi adamları toplumu örgütlemenin alternatif yollarını aramış, düşlemişlerdir. Dolayısıyla her iki yazarın ortak noktası, “başka seçenekleri tartışmak amacıyla kurmacaya başvurmuş olmalarıdır.”

Platon’un Devleti ve Aziz Augustinus’un Tanrının Şehri adlı eseri, Ütopya kavramının arka planını teşkil eder fakat farklılıklar olmadan olur mu? Platon en iyi örgütlenmeye dair spekülasyonun önüne geçmezken, Aziz Augustinus ise ideali ahirete yöneltir. Bu yönüyle Aziz Augustinus bir Ütopya yaratmak yerine alatopya yaratmış olur. Tarihsel olarak, ütopya kavramı dört karakteristik özelliğinden biriyle tanımlanmıştır: 1) hayal edilen toplumun içerdikleri. 2) ütopyacı imgelemin kristalleşip büründüğü edebi biçim. 3) ütopyanın işlevi,okur üzerinde bıraktığı etki. 4) kişinin içinde yaşadığı topluma karşı duyduğu hoşnutsuzluğun neden olduğu daha iyi bir yaşam arzusu.

Ütopya fikrini mükemmellik düşüncesiyle karıştırmamak gerekir; ama ütopyanın en bariz özelliklerinden biri, gerçek toplumdan daha iyi olan ve esasında var olmayan bir toplumsal örgütlenme üzerine benimsediği spekülatif söylemidir. Ütopyanın bir diğer özelliği de insan merkezli oluşudur; topluma düzen getirmek için rastlantıya ya da dış, ilahi güçlerin müdahalesine bel bağlamaz. Ütopyacı toplumları insanlar inşa eder ve bu toplumlar yine insanlar içindir.

Ben Gamze Çeker, farklı yazılarla görüşene dek sağlıcakla, hoşça kalın.