Avuçlarımızdaki Büyük Sır: The Secret

Her şey Avusturalyalı yazar ve yapımcı Rhonda Byrne’ın hayatının tepetaklak olmasıyla başlıyor ve bu süreçte sırrı keşfederek tüm insanlığa ulaştırmayı hedefliyor.

(RHONDA BYRNE)


Tarih Öncesi Çağlardan günümüze kadar defalarca gömülen, kaybolan, örtbas edilen: Geçmişten bugüne birçok biliminsanının da belli kodlarla sözünü ettiği, bildiği ve kullandığı bu sırrı araştırmaya koyuluyor.
Ve sonunda ortaya böyle bir yapıt çıkıyor: The Secret.
Kitap ve sonradan sinema filmine de uyarlanan bu yapıt, “Size” sırrın merak edilen her detayını anlatıyor.
Bu sır, diğer sırların aksine gizlenmeyi değil keşfedilmeyi bekleyen, aslında herkesin avuçlarının içinde tuttuğu evrensel bir sır.
Evrenselliğin getirdiği kapasite ile akıllara binlerce soruyu da beraberinde getiriyor;
Sır nedir? Sır ne zaman ortaya çıktı? Sırrı kimler biliyor? Sır bize ne anlatmak istiyor? Sır nasıl kullanılıyor?…
İşte tüm bunları basit bir yöntemle bize anlatan “The Secret” yapıtını ismine yaraşır kılan da derin düşünmeyi ve keşfetmeyi okuyucuya bırakması.
The Secret diyor ki;
“Sır, çekim yasasıdır.”

Düşündüğümüz her şeyi bir mıknatıs gibi kendimize çektiğimizi, hayatımızın düşündüklerimizden ibaret olduğunu söylüyor ve bunu şu cümlelerle açıklıyor;

“Düşünce dalgalarınızla aldığınız görüntüler oturma odanızdaki televizyon ekranına yansımaz. Onlar sizin hayatınızın resimleri olur! Düşünceleriniz frekansı yaratır, o frekanstaki benzer şeyleri kendine çeker ve sonra hayatınızın resimleri olarak size geri döner. Hayatınızdaki herhangi bir şeyi değiştirmek istiyorsanız, düşüncelerinizi değiştirerek kanalı ve frekansınızı değiştirin.”

The Secret, sırrın gerçekleşmesi için izlemeniz gereken yöntemin “Yaratıcı Süreç” olduğunu vurguluyor: İstemek, inanmak ve almak.
“Belki de hayatınızda ilk defa gerçekten ne istediğinizi belirleyin.” diyerek, her şeyi özgürce istemenin ne denli önemli olduğunu “Siz” değerli okurlara anlatırken, kitabın bütününde düşündüğünüz her şeyin somutlaşacağının da her defasında altını çiziyor.

“Gece vakti yolda ilerleyen bir arabayı düşünün. Farlar yalnızca yüz-iki yüz metre ileriyi aydınlatır ve siz, ta California’dan New York’a karanlıkta araba kullanarak gidersiniz, çünkü tek görmeniz gereken önünüzdeki iki yüz metredir. İşte hayat da bizim önümüzde böyle aydınlanır. Bir sonraki iki yüz metrenin de az ileride aydınlanacağına güvenirsek, hayatımız aydınlanmaya devam eder. Ve en sonunda sizi, gerçekten istediğiniz yere götürür, çünkü siz bunu istemişsinizdir.”

Kitap, bu satırlarla da “İstemek, inanmak ve almak” adımlarının tamamını bir cümlede örnekliyor.

THE SECRET

İnsana sınırların olmadığını hatırlatan, zihnindeki zincirleri kıran, hür düşünmeyi sağlayan ve en önemlisi okurların kendine olan inancını artıran bu yapıt, bir kişisel gelişim kitabından daha fazlası olduğunu okuyanlarına “Başucu kitabım” dedirterek kanıtlıyor.

Hem okuyup hem de okutulması gereken bu sırrı avuçlarımızdan çıkarıp keşfetmeliyiz.