Türk Mitolojisinde Birbirinden Güçlü 22 Kadın

Öncelikle herkese merhaba. Bu ay okuduğum kitaptan etkilenerek sizler için Türk toplumunda kadın mitolojik karakterlere değinmek istedim. Dünya mitolojilerine genel perspektiften baktığımızda mitlerin birbirlerine benzediklerini görüyoruz. İnsanların geçmişten günümüze doğal olayları tanrılara dayandırmaları alışılmış bir durum hiç tecrübe etmedikleri hayatlarında ilk defa gördükleri doğal olaylar ya da felaketler onlar için korkutucu ve dönemsel şartlar nedeniyle izah edemeyecekleri bir durumdu. Hint mitolojisi, Yunan mitolojisi, İskandinav mitolojisi gibi birçok bölgenin mitleri ve mitolojik karakterleri birbirine benzemekte hal böyle olunca Türk mitolojisinin de bu mitolojilere benzemesi kaçınılmaz oluyor. Eski Türk toplumunda kadınlar sadece eş ve anne olarak değil aynı zamanda korkusuz savaşçılar olarak karşımıza çıkıyor. Mitoloji kısmına baktığımızdaysa doğurganlık, bereket, kötülük gibi pek çok alanda nasıl tanrısallaştırıldıklarını anlatmak istiyorum. Şimdi yazıya geçebiliriz.

Ak Ana: Deniz Tanrıçasıdır. Hiçliğin ortasında yalnızca su varken uçsuz bucaksız sulardan çıkarak Tanrı Ülgen’e yaratma fikrini aşılar. Işıktan bir bedene ve zarif boynuzlara sahiptir. Vücudunun alt kısmı denizkızı gibi balık kuyruğuna benzer ve açık mavi renktedir. Yaratılanlara ruhu bahşeden Ak Ana’dır. Su Ana geyik formunda denizden çıkarak Göktürklerin Atası ile evlenmiştir.

Erke Hanım: Ayartıcılık Tanrıçası olan Erke Hanım baştan çıkarıcı ve nazlı bir tanrıça olarak bilinir. Erke Sultan da denilen mitolojik tanrıça işve, cilve ve kişileri yoldan çıkartma özelliğine sahiptir. Bazı lehçelerde adının anlamı arzu, istek anlamı da taşımaktadır.

Ak Kızlar: İyilik Tanrıçalarıdır. Ülgen Han’ın 9 kızının hepsine saflık ve olağanüstü güzellikleri nedeniyle bu ad verilmiştir. Adları kimse tarafından bilinmeyen bu kızlar sanat ve estetikten sorumludurlar bir nevi ilham perileri olduklarını söylesek yanılmış olmayız. Aynı zamanda oldukça da eğlenceye düşkün olan bu kızlar gamsız guguk kuşu ile her daim zevk ve sefa ederlerdi.

Belen Hanım: Yolculuk Tanrıçasıdır. Pelen Ana olarak da tanınmakla beraber yolların güvenliğini sağlar yolculuk yapanlar kendisine dua ederlerdi. Yolculara zarar veren haydutları cezalandırırdı. Uzun yola çıkacak kişiler belen hanım için adaklar verir ya da ağaçlara çaputlar bağlarlardı.

Al Ana: Kötülük Tanrıçasıdır Hal Ana olarak da bilinir. Bir deveyi alt edebilecek boya sahip kırmızı saçlı, kırmızı elbiseli, çirkin ve dağınık saçlı bir kadındır. Kötü ruh olan Albıslar, Al Ana’ya bağlıdır. Al Ana bu kötü ruhların en üstünüdür ve halk arasında da bilinen al basması gibi terimler Al Ana’dan gelmektedir. Bazı toplumlarda tarlaları, bağları, tarım arazilerini yakıp yıkan yıldırımlar gönderen olarak da bilinir.

Hu Hanım: Gazap Tanrıçası olan Hu Hanım, çok bilgili fakat bu bilgisini kötüye kullanan bir tanrıçadır. Çok merhametsiz olan Hu Hanım, fitne çıkarır kara sularının en dibinde yaşar. Kayalarda görünmeyen kapılar sadece onun sesiyle açılır. Demirden bir asası bulunur, bilinmezler alemini bilir. İnsanlar arasında kötülükleri ve fitneyi çıkarır onları kötülüğe iter.

İnehsit: Doğumun ve doğurganlığın Tanrıçasıdır. Güçlü gülüşüyle doğum yapan kadın ve hayvanlara yardım eder. Kahkaha ve gülüş Türk kültüründe önem arz etmektedir. Öyle ki gülüş, bolluk ve tok gözlülük anlamları taşır, şamanlar doğduğunda gülerek doğarlardı. Aynı zamanda kısırlık için yapılan ayin esnasında gülerse kısırlıktan kurtulacağına inanılırdı. Gülümsemek masallarda ölüyü bile diriltebilmektedir.

Od Ana: Ateş Tanrıçası. Ocağı ve içindeki ateşi korur. Kırmızılar giyen yaşlı bir kadın şeklinde tasvir edilmektedir. Genç ve kırmızı bir kısrak üzerinde gezinir. Uzun kırmızı saçlara sahiptir. Her ocağa bir ruh gönderir ve ocaklardaki (ev) ateşi korumaları için görevlendirir. Yeryüzünde ilk ateşi Ülgen’in kızları yakmış ve Od Ana’ya emanet etmişlerdir. Od Ana o andan itibaren ateşin koruyucusu olmuştur. Dokuz ateş ırmağının kavşağında dokuz köşeli bakır bir evde yaşar.

Zarlık: Yargı Tanrıçasıdır. Yarlıg Hanım olarak da tanınmaktadır. Yargıçları gözetir, 17 büyük gökyüzü mahkemesinin başında yer alır. Eski Türk kültüründe adalet ve yargı önemli bir yere sahip olduğundan Zarlık Hanım adaletli olmayan yöneticilere lanet eder ve başlarına felaket getirirdi.

Alahçın: Yaşam Tanrıçası olan Alahçın, Alahçın Hanım veya Alahçın Hatun olarak da adlandırılmaktadır. Yeryüzünü koruyan, doğaya can veren tanrıça doğanın her zaman güzel olmasını ister. İnsanların doğaya veya hayvanlara zarar vermesinden dolayı derin bir kedere gömülür. Parlak ışıklı bir yüze ve ak saçlara sahip olan Alahçın Hatun’un bir kızı ve bir oğlu vardır bunlar da aynı anneleri gibi doğayı gözetirler.

Satılay: Fesat Tanrıçası olan Satılay, ruh hastalıklarına ve intihara sebebiyet verir. Çaresiz ve umutsuz insanların intihar etmeleri için onları kandırır. Kötülüklere sebebiyet verir. Uzun ve dağınık saçları vardır, görüntüsü oldukça ürperticidir. Çıplak ayakları ile sessizce kötü ruhları gönderir ve insanlara musallat olmalarını söyler kişiler bu sebeple akıllarını kullanamaz ve aymazlığa düşerler.

Su Ana: Su Tanrıçasıdır Suv Ana ya da Usan Ece olarak da bilinmektedir. Su Ata’nın eşidir. Saçları kapkara (bazen sarı) ve yerlere kadar uzamaktadır. İri göğüslü, kaşsız, iri siyah gözleri vardır. Kızılımsı bir ten rengine sahiptir. Genelde su kenarlarında saçlarını gümüş tarağı ile taradığı zaman görünür. İnsanlardan korkar ve görüldüğünde suya atlar.

Şimiltey: Yeraltı Tanrıçasıdır. Cehennem ve yeraltındaki tüm olağanüstü varlıkların efendisidir. Çok uzun bakır bir gagası vardır. İstediğince bulutların arkasına uçabilir. Yeraltının sahibi, yeraltı alemine bağlı tüm kadın şamanların lideridir. Ölüp dirilmeleri düzenler.

Alma Hanım: Savaş Tanrıçasıdır. Türk kültüründe kadınların da savaşçı olduğu en az erkekler kadar yiğitçe cenk ettikleri bilinmektedir. Destanlarda, anlatılar ve hikayelerde de bahsedilen kadın savaşçılar mitolojide de karşımıza çıkmaktadır. Alma Hanım’a bu adın verilmesinin sebebi Türklük’ün önemli kavramlarından olan Kızıl Elma (Alma)’dan başka bir kavram değildir.

Suvolta: Yaşam Tanrıçası olan Suvolta, Türkler’in en değerli mitolojik varlığı olan Hayat Ağacı’nın koruyucusudur. Ayığ Han’ın karısıdır. Yaşam Ağacı’nın yanında yaşar ve çocukları da Yaşam Ağacı’nın dallarında oynar.

Gün Ana: Güneş Tanrıçasıdır. Gök Alemi’nin en üst katında oturduğuna inanılan güneş tanrıçası olarak görülen bir varlıktır. İnanca göre Gün Ana insanların ilk büyükannesi, Ay Dede ise insanların ilk Büyükbabasıdır. Güneş Asya kültürlerinin bazılarında da dişil özellikle anılmaktadır bu yüzdendir ki günümüzde hala kız çocuklarına güneş adı verilmektedir.

Toprak Ana: Besleyici, barındırıcı aynı zamanda yaşam kaynaklarından biri olan toprağın tanrıçasıdır. Güçlü bir kadın olan Toprak Ana evrenin ruhu gibidir. Bitip tükenmeyen bir hayat enerjisine sahiptir. İnsanlara iyilik etmek isteğinde bolca tahıl verir hasadı arttırır. Çocuğu olmayan kadınlar ulu bir ağacın altında toprak Ana’ya dua ederler.

Etügen: Yeryüzü Tanrıçasıdır. Toprak ve yeri temsil eden tanrıça, toprak ve toprakla ilgili her şeyin koruyucusudur bunlara hayvanlar da dahildir. Tarımsal üretimi ve hasadı korur. İnsanların bilmediği bir yerde kerpiçten bir evde hayatını devam ettirdiğine inanılır. Alçakgönüllü bir mizaca sahip olan Etügen, helal kazancı da simgelemektedir. Türklerin ilk yaşadığı yer olan Ötüken adını Etügen’den almıştır.

Aşapatman: Tıp Tanrıçasıdır. Yaşlı ve bilge görünümlü bir kadın olan Aşapatman hastalıkları vücuttan def eder. Kızıl saçları ve inci gibi dişleri olan bu kadın aynı zamanda gelecekten de haberler verir. Bazen tek gözü, gümüş saçları olduğu da tasvir edilmiştir. Dünya’da denge ve refahı savunur şaman ve büyücülerin koruyucusudur.

Ayzıt: Güzellik Tanrıçası olan Ayzıt, aşkın ve güzelliğin simgesidir. Kuğu şekline büründüğü varsayıldığından kuğular dokunulmaz ve kutsal varlıklar olarak sayılmıştır. İnanışa göre kuğular biçim değiştirmiş güzel kızlardır. Ayzıt yeryüzüne gökten gümüş tüylü bir kısrak olarak iner ormanlarda dolaşmayı sever. Ayzıt’ın kızları vardır bunlar da beyaz bir pelerin giyerek kuğuya dönüşebilmektedirler. Çocukları ve hayvanları korurlar. Adeta ışık saçtığı için Ayzıt sayesinde aşk her zaman ışık ve parlaklıkla adlandırılmıştır.

Bayanay: Türk mitolojisinde Geçim Tanrıçası olarak bilinir. Avcıların, balıkçıların ve ormanın koruyucusudur. Avcılar Bayanay için ateş yakarlar avlarının sorunsuz ve bereketli geçmesi için dua ederlerdi. Aynı zamanda bazı kültürlerde soy devamıyla bağdaştırılır ve çocukları koruduğuna inanılır.

Umay: Doğum, bereket tanrıçası olan Umay Türk mitolojisindeki en önemli tanrıçalardan biridir. Ana Tanrıçadır. Doğacak çocukları belirler. Beyaz elbiseli yere kadar uzanan gümüş renginde saçları vardır. Orta yaşlıdır ve aynı zamanda kuş şekline bürünebilir, kanatları vardır. Yaşam Ağacının sahibidir. Yeryüzüne bereket verir ve çocukları, hamile kadınları korur.

Kaynakça: Türk Mitoloji Ansiklopedisi (Deniz KARAKURT)