Bazı Kelimeler Hakikaten Çok Güzel

Merhamet: Bir canlının acısı, hüznü ve pişmanlığı karşısında kayıtsız kalamama ve şefkat gösterme. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Esirge ve bağışlama manasındaki rahmet kelimesinden türetilmiştir.

Merhamet

Fettan: Karıştıran. Kışkırtan. Entrikacı. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Karışıklık ve kargaşa manalarına gelen fitne kelimesinden türetilmiştir.

Merdümgiriz: Kalabalıkları sevmeyen, insan içine çıkmaktan hoşlanmayan; insanlardan kaçan kimse. Dilimize Farsçadan geçmiştir. İnsan manasına gelen merdüm ile, kaçma manasına gelen güriz sözcüklerinden oluşan bir birleşik kelimedir.

Sızı: Hafif fakat derin ağrı; ince acı. Fiziksel acı ve ağrılar için kullanıldığı gibi, ruhsal acıları tarifte de kullanılmaktadır. Türkçe kökenli bir kelimedir.

Hissikablelvuku: Olacak bir şeyi henüz gerçekleşmeden önce hissetmek. Önsezi. Dilimize Arapçadan geçmiştir. His kelimesinin, önce manasındaki kabl ve meydana gelme manasındaki vuku kelimeleriyle birleşiminden oluşmuştur.

Beyhude: Yararı olmayan bir fayda hizmet etmeyen. Boşuna.

Gönül: Sevgi, aşk, arzu, merhamet ve hoşgörü gibi duyguların yürekteki barınağı. Öz Türkçe olan könül sözcüğünden evrilmiştir. Göğüs kelimesiyle aynı kökten türetildiği rivayet edilmektedir.

Eyvallah: Teşekkür etmek ve razı gelmek anlamlarında kullanılan bir seslenme sözü.

İstirham: Merhamet dilemek. Yalvarmak. Rica etmek. Dilimize Arapçadan geçmiştir.

Sermest: Sarhoş. Başı dönmüş. Kafası güzel. Dilimize Farsçadan geçmiştir. Baş manasındaki ser ile yine sarhoş manasındaki mest kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur.

Halel: Bozukluk. Hasar. Zarar. Eksiklik. Dilimize Arapçadan geçen kelime, iki şeyin arasındaki boşluk anlamınada gelmektedir.

Şikemperver: Yemek yemeyi seven. Boğazına düşkün. Dilimize farsçadan geçen kelime, karın manasındaki şikem ile, seven besleyen manasındaki perver kelimelerinden oluşmuştur.

Mülhem: Gönlüne doğmuş. İlham almış. Dilimize Arapçadan geçmiştir.

Kadın: Bayan değil. Kadın.

Kalendermeşrep: Dünya malında gözü olmayan, hoşgörülü ve kalender mizaçlı kişi. Farsça kalender kelimesiyle, Arapça huy ve tabiat manasındaki meşrep kelimesinin birleşiminden oluşmuştur.

Kalendermeşrep

İzzetinefis: Kişinin kendisine duyduğu saygı. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Saygı ve itibar manasındaki izzet kelimesiyle, kişinin kendi öz varlığı manasındaki nefis kelimesinin birleşiminden oluşmuştur.

Mahçup: Sıkılgan. Utangaç. Hicap eden. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Utanma ve aynı zamanda örtü manalarında gelen hicap kelimesinden türetilmiştir.

Gıybet: Bir kimsenin arkasından konuşma. Dedikodu. Dilimize Arapçadan geçmiştir.

Yadigar: Bir kimsenin veya bir olayı hatırlatan şey ya da kişi. Hatıra. Dilimize Farsçadan geçmiştir.

Mahlas: Gerçek isim yerine kullanılan takma isim. Dilimize Arapçadan geçen kelime, kurtulma manasındaki halas sözcüğünden türetilmiştir.

Safderun: Kalbi temiz olduğu için kolayca aldanabilen. Arapça temiz manasındaki saf kelimesiyle, Farsça içyüzü ve gönül manasındaki derun kelimesinin melezlenmesi sonucu oluşmuştur.

Basiret: Bir şeyin gerçekliğini gönül gözüyle kavrama. Öngörü. Dilimize Arapçadan geçen kelime, görme manasındaki basar kelimesinden türetilmiştir.

Sansasyon: Birçok kişinin bir anda tesiri altına alan heyecan. Dilimize Fransızcadan geçmiştir. Sensation kelimesi ise duyu manasındaki Latince sensus kökünden türetilmiştir.

Müstahak: Ceza veya ödülü hak etmiş. Kazanmış. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Hak ediş manasındaki istihkak kelimesinden türetilmiştir.

Cevval: Hareketleri keskin ve çabuk olan. Yerinde duramayan. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Dolaşma ve gezinme manasındaki cevelan kelimesinden türetilmiştir.

Serdengeçti: Canını esirgemeyen, ölmeyi göze almış kişi. Fedai. Farsçada baş manasına gelen ser kelimesiyle, Türkçe geçmek kelimesinin melezlenmesi sonucu oluşmuştur.

Edep: İnsanı utanılacak bir şey yapmaktan koruyan yeti. Mahcubiyet. Terbiye. Güzel ahlak. Usluluk. Ölçülülük. Dilimize Arapçadan geçmiştir.

Melankoli: Hüzün ve hüzünlü olma hali. Kara sevda. Dilimize Fransızcadan geçmiştir. Eski Yunancada siyah safra manasına gelen melas khole kavramından evrilmiştir.

Anne: Dünyaya can getirmiş insan: yaşam kaynağı. Türkçe kökenli olan kelime, na – na çocuk sözünden türetilmiş olan ana kelimesinden evrilmiştir.

Münzevi: İnsanlarla görüşmeyen, bir köşeye çekilmiş, yalnız kalmayı seven kişi. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Köşeye çekilme manasındaki inziva kelimesinden türetilmiştir.

İstiklal: Buyruk altında bulunmama. Kimseye hesap vermeme. Bağımsızlık. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Az olma manasındaki kıllet kelimesinden türetilmiştir.

İlanihaye: Sonuna kadar. Sonsuza kadar. Sonsuz. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Son manasındaki Arapçadan türetilmiştir.

Ümitvar: Gerçekleşmesini istediği şeye dair beklenti duyan. Umutlu. Dilimize Farsçadan geçmiştir. Ümit kelimesiyle, sahiplik manası veren -var ekinin birleşiminden oluşmuştur.

Nazende: Nazlanan, naz yapan, nazlı. Dilimize Farsçadan geçmiştir. Kendini beğendirmek için ağırdan almak manasındaki naz kelimesinden türetilmiştir.

Melül: Üzgün. Mahzun. Bıkkın. Dilimize Arapçadan geçmiştir. Can sıkıntısı, bezginlik manasındaki melal kelimesinden türetilmiştir.

Allahaısmarladık: Ayrılıklarda, giden tarafından kalan tarafa söylenen veda sözü. Seni Alla’a emanet ediyorum manasındadır. Arapça kökenli Allah kelimesiyle, Farsça kökenli ısmarlamak kelimelerinin melezlenmesinden oluşmuştur.

Bu fakir ve mert insanların arasından allahaısmarladık diyerek ayrılıyoruz. Düşüyoruz tozlu yollara.

Oğuz Atay – Tutunamyanlar

Kaynakça: Lügat365 Bazı Kelimeler Çok Güzel Can yayınları