Bireylerin Pandemi ile Psikolojik Savaşı

Yaşadığımız şu dönemde hepimizin şahit olduğu korkunç bir şey var: Covid-19 pandemisi. Pandeminin kelime anlamı bir virüsün, hastalığın veya herhangi bir hastalık türünün dünyaya yayılması durumudur. Eski Yunancada “pan” “tüm” “demos” ise “insanlar” demekmiş. Evet, demek ki bu süreçte yalnız değilmişiz. Tüm dünyayı sarmış ve sarsmış olan bir virüsle hem maddi hem manevi bir savaş içerisindeyiz. Bu virüs sağlığımızı olumsuz yönde etkilediği gibi birçoğumuzun psikolojisini de derinden etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir. Sokağa çıkma yasakları, zorunlu olmadıkça dışarı çıkamama hali, eski yaşamımızdan giderek uzaklaşıp yeni normallere alışmaya çalışmak insan psikolojisini pek tabii ki etkiledi. Peki, biz bu psikolojik savaştan başarılı çıkmak için neler yapabiliriz? Öncelikle kabullenmemiz gereken bir şey var. Bu durumu sadece biz yaşamıyoruz. Bunu kabullenmeliyiz. Tüm Türkiye’de değil tüm dünya bu süreçte bizim yaşadığımız şeyleri yaşamakta. Bizim yapmamız gereken “mevcut durumu nasıl verimli hale getirebilirim?” diye kendimize sormak. Bu savaştan nasıl daha az yara alarak çıkabiliriz, bunun yollarını aramalıyız. Hepimiz insanız ve hayat denilen yol, türlü iniş çıkışlarla dolu. Çıkışlarda olumlu ve üretken olmak kolaydır. Bunu hemen hemen herkes yapabilir. Önemli olan inişlerde, olumsuz koşullarda ve kriz anlarında da dik durabilmek ve bu olumsuz koşulları lehimize çevirebilmek.

Kafesten çıkınca değil, kafesi içinden çıkarınca özgürleşirsin.

Mümin SEKMAN

Pandemide İnsanlar İkiye Ayrıldı: Çökenler ve Çıkanlar

Çevremize baktığımızda toplumun bu dönemde ikiye ayrıldığını kolaylıkla görebiliriz. Bir grup kendini tamamen kapatıp tüm gününü TV başında tabiri caizse pinekleyerek geçirirken diğer bir grup ise bu boş zamanı evde olabildiğince verimli bir şekilde geçirdi. Dil öğrenmek, kitap okumak, mesleki hayatında kendini geliştirecek çalışmalarda bulunmak, yemek yapmak yahut yeni hobiler edinmek gibi. Hiçbir imkanımız yok mu? Hiçbir yeteneğimiz mi yok? O zaman yalnızca okuma yazma bilen insanların yapabileceği ekstrem(!) bir önerim var: kitap okumak. Sadece bir kitap okumak bile insana yeni ufuklar kazandırır.  Evet, çoğu zaman çeşitli etkinlikler yapmaya enerji yahut zaman bulamayabiliriz. Ama kanımca zararın neresinden dönersek kardır. 7/24 bir şeyle meşgul olmak, sürekli bir çaba içerisinde olmak tabii ki de insan doğasına aykırı. Bunun yerine günleri ve saatleri bölerek kendimizin en verimli olduğu zaman dilimini keşfedebiliriz. Ve bu zaman diliminde gelişip yeni bakış açıları elde edebiliriz. Ruhumuzdaki toksik yükleri atıp üzerimize gelen duvarlara grafiti çizme vakti geldi. Ufkumuzu genişletmenin tam zamanı. “At” gözlüğü de bir yere kadar. O halde hadi çıkarıp “at” bu gözlüğü!

Uçamazsan koş, koşamazsan yürü, yürüyemezsen sürün. Ama ne yaparsan yap ilerlemek zorundasın.

Martin Luther King