Cahit Sıtkı Tarancı – Haydi Abbas Vakit Tamam Hikayesi

Saf şiirin temsilcisi, ''Yaş otuz beş, yolun yarısı eder'' deyip yolu tamamlayamadan 46 yaşında gözlerini dünyaya kapatan Cahit Sıtkı'yı tanımayanımız yoktur elbette.



Saf şiirin temsilcisi, ”Yaş otuz beş, yolun yarısı eder” deyip yolu tamamlayamadan 46 yaşında gözlerini dünyaya kapatan Cahit Sıtkı’yı tanımayanımız yoktur elbette. Türk şiirine ” Yaş otuz beş, yolun yarısı eder / Dante gibi ortasındayız ömrün, / Delikanlı çağımızdaki cevher, / Yalvarmak yakarmak nafile bugün, / dizeleriyle yaşantımıza giren Cahit Sıtkı, konumuzda ” Haydi Abbas Vakit Tamam ” eseriyle çıkıyor. Gelin hep beraber hem şiiri okuyalım hem de yazılış hikayesini beraber inceleyelim.






Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun
;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece
;
Görünsün söyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş’tan
;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.






Şiirin Hikayesi;


Yıl 1941 Cahit Sıtkı Edremit-Ilıca, Sahil Muhafaza taburunda yedek subay olarak vatani görevini yapmaya başlar. 1941 yıllarında askeriye’de yedek subay az olduğu için yedek subayların yanına bir de emir eri verilmektedir. Cahit Sıtkı birliğine gittiğinde bölük yazıcısıdan künye defterini istedi, künye defterinden kendine emir eri arayan Cahit Sıtkı isimlere sırayla bakarken bir isim dikkatini çekti. Abbas oğlu Abbas, bu isim şairimizi çocukluk yıllarına götürür ve büyük annesinden dinlediği bir masalı anımsatır. Cahit Sıtkı, odasına nöbetçi çavuşu çağırttırıp, Abbas’ı yemekten sonra yanına getirmesini ister. Öğle vakitlerinde kapısı çalar, Abbas içeri girip er selamını verir.
Abbas oğlu Abbas emret komutan!
-Nerelisin Abbas ?
-Memleket Mardin, kaza Midyat komutan.
-Emir erim olur musun ?
-Sen bilir komutan!
Şairimiz, Abbas’a eşyalarını toparlamasını ve kendi evinin altındaki boş odaya yerleşmesini ister. Şairimiz zamanla Abbas’ın sıcaklığından ve zeki olmasından etkilenir. Abbas, Cahit Sıtkı’nın tüm ihtiyaçlarını ondan ihtiyaç gelmeden karşılar; yemeğini, elbiselerini, günlük yapılacak askeri işlerini yapar. Zaman ilerledikçe şairimiz ile Abbas’ın aralarındaki bağ asker – komutan ilişkisinden öteye daha güçlü bir dostluk bağı oluşturur. Cahit Sıtkı, Abbas’ın sadakat ve temiz yürekliliğinden çok etkilenir. Cahit Sıtkı zamanla Abbas’ı alıp dertleşmeye başlar. Akşamları rakı sofrası kurup en güzel mezeleri hazırlayan Abbas, komutanı ile aralarındaki duygu bağı iyice güçlenmiştir artık. Yıldızlı bir yaz gecesinde, yine rakı sofrası kurulmuş mezeler masadaki yerini almıştır çakırkeyif olan şairimizin aklına, önce İstanbul sonra da Beşiktaşlı sevgilisi düşer. Cahit Sıtkı, Abbas’a sorar:
-Sen İstanbul’u bilir misin Abbas ?
-Bilir komutan.
-Orada bir Beşiktaş var bilir misin ?
-Bilir Komutan! Ben orada acemi birlikteydim.
-Orada benim bir sevgilim var. Sen onu bana kaçırıp getirir misin ?
-Elbet Komutan.
O Çakırkeyif akşamın sabahında Abbas’ı yeni askeri kıyafetleri giymiş, tıraş olmuş hazırlanmış bir şekilde görür şairimiz. Cahit Sıtkı hayretler içinde Abbas’a sorar.
-Hayırdır Abbas neden böyle hazırlık yaptın ?
-Ben İstanbul’a gidecek komutan !
-Ne yapacaksın sen İstanbul’da.
-Sen söyledi bana. Ben gidecek sana sevgiliyi getirecek!
Abbas’ın dediklerini duyunca Cahit Sıtkı hüznü ve gözyaşlarını gizlemek istercesine kapıyı çarparak çıkar. Abbas’ın onu bu denli düşünmesine çok sevinir. Anadolu çocuğunun samimiyeti ve sıcaklığından duygulanmıştır şairimiz. Akşam olur Cahit Sıtkı rakı sofrasını ağaç altına kurmasını ve karşısına geçmesini ister. Birlikte yer ve içerler, Cahit Sıtkı ” Haydi Abbas Vakit Tamam ” şiirini burada Abbas’ın karşısında, yüzüne karşı dile getirir.