Edebiyattan Sinemaya Yansıyan Bir Film: Uzun Hikaye

“…hayat dediğin nedir ki? Anlaşılmaz bir sır. Kurduğumuz düzen hep öyle sürüp gidecek sanırız. Birden ip kopar, ışık söner, her şey darmadağın olur…”

Mustafa Kutlu’nun, her sayfasında okuyucunun kendisine dair bir şeyler bulduğu, dramatik ve gerçek aşkın varlığını hissettiren “Uzun Hikaye” adlı eseri; 2012 yılında Osman Sınav’ın yönetmenliğinde, Yiğit Gürlap’ın senaryolaştırmasıyla Türk sinemasına kazandırılmıştır.

Bir eseri anlamak için öncelikle yaratıcısını tanımak gerekir. Öyleyse gelin bakalım, Mustafa KUTLU kimmiş?

Mustafa Kutlu 6 Mart 1945 tarihinde Erzincan’da dünyaya gelmiştir. Babasını 12 yaşında kaybeden bir çocuk olarak, sırtında çok büyük yükler vardır. Hem okuyup hem çalışır Mustafa Kutlu. Hayatta yaşadığı sıkıntılar onu beslemiştir aslında. Üniversite seçimi konusunda başlarda kararsız kalır çünkü resme büyük bir ilgisi vardır ama güzel sanatlar akademisinin onun yaşam tarzına uymadığını fark eder ve son anda Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde edebiyat okumaya karar verir. Kendini hep sanata ve edebiyata adamıştır Mustafa Kutlu. Bir gün hocasının odasında, “Hareket” dergisinin yayımlanması için ön ayak olan Ezer Erverdi ile karşılaşır. Bu karşılaşma onun hayatı için dönüm noktası olur. Ezer Erverdi, “Hareket” dergisinin desensiz ve resimsiz olmasından şikayetçidir. Resme ilgi duyan Kutlu, ona dergi için çizimlerini gönderir ve Ezer Erverdi resimlere bayılır. İlk başlarda derginin kapağını süsleyen resimleri, daha sonra ise dergilerin sayfalarında hikayeleri yerini alır Mustafa Kutlu’nun. Böyle başlamıştır yazı hayatına Mustafa Kutlu, daktilosuyla yazar yazılarını. “Dergah” dergisi ve daha nice dergilerde çok emeği vardır. İlk hikaye kitabı Ortadaki Adam ve sonra gelen onlarca eseriyle yaşarken tanınan; Türk edebiyatının gördüğü nadide insan…

“Uzun Hikaye” deyip geçme!

Burgaryalı Ali’nin sinemayı yakıp, Münire’yi kaçırmasıyla başlar her şey. Onlarınki büyük bir aşktır ve bu aşk için ikisi de her şeylerinden vazgeçer. Aslında Münire vazgeçer desek daha doğru olur çünkü Ali hem yetimdir hem de muhacir…

-Kızken kaçtın geldin bana. Mantonun pembesi soldu, hâlâ da aynı ayakkabı. Alamadım ki sana şöyle her şeyin en iyisinden.

+ Ayakkabılar eskir be Ali’m, her şey eskir. Bak sen hala sevdiğim adamsın, sen eskime.

UZUN HİKAYE

Kaldı mı böyle aşıklar şu dünyada? Hayatını eski bir vagonda geçirecek olsa da sevdiği ile mutlu olabilecek birileri?

Burgaryalı Ali hem yetim hem de muhacir olabilir ama bir o kadar da zeki ve cesur bir adamdır. Öyle olmasa zengin bir kadın niçin aşık olur sefil bir adama? Sosyalist Ali diye anılır: Eşitlik uğruna çalıştığından, ne olursa olsun kimsenin hakkını yemediğinden ve çok kitap okur Burgaryalı Ali.

Kitapta daha neler var da, henüz kitabı okumamış veyahut filmi izlememiş siz değerli okuyucularımız için ayrıntıya girmiyoruz.

Kenan İmirzalıoğlu’nun, Burgayalı Ali’yi; Tuğçe Kazaz’ın, Münire’yi ve daha birçok değerli oyuncunun canlandırmasıyla filmi çok beğeneceksiniz.

Siz değerli okuyuculara bir tavsiye: Önce 114 sayfalık kısa ama “Uzun Hikaye’yi” okuyun daha sonra filmi izleyin. 🙂