Güzelliği Tanrılarla Yarışan Kadın: Psyche

Bir Tanrıya Âşık Olan Ölümlünün Hazin Aşk Hikâyesi

Bir yanda ruhu temsil eden Psyche ve aşkın okunu elinde taşıyan Eros, diğer yanda güzelliğin sembolü, Eros’ un annesi Afrodit. Güzelliğin başına getireceği lanetleri, güveni yıkan merakı ve ruhun aşkla birleştiği bu öyküyü, M.S 2. Yüzyılda, Romalı Lucius Apuleius tarafından kaleme alınan “Dönüşümler” adlı kitapta bahsedilen yaşlı bir kadının ağzından dinliyoruz:

İsmi “Ruh” anlamı taşıyan Psyche, Milet Kralı’nın en küçük kızı olup kardeşleri arasında en güzelidir. Fakat güzel kızın kaderi, kendi gibi güzelliklerle dolu değildir. O kadar güzeldir ki güzelliği insanları korkutur, kimse onunla evlenmeye cesaret edemez. Onu görenler şiirler okumaya başlıyor, sarayda kuyruklar oluşturuyorlardı. Milet halkı bu esnada büyük bir hataya düşer ve genç kızın kaderi değişir. Güzellik Tanrıçası Afrodit yerine Psyche’ye tapmaya başlamışlardır. Bu durum Afrodit’i büyük bir kıskançlığa sürüklemiştir ve oğlu Eros’u intikamı için görevlendirmiştir. Oklarından birini kullanıp Psyche’yi dünyanın en çirkin, en aşağılık insanına âşık etmek.

Psyche ve Eros

Yas giysileri içinde bekleyen Psyche, meltem tanrısının yardımıyla Eros’un onun için yaptığı saraya sürüklenmiştir. Ağaçlarla çevrilmiş mükemmel sarayda gözlerini açan Psyche, yüzünü asla göremeyeceği bir adama kalbini emanet etmiştir… Eros ona yüzünü göstermemekte kararlıydı, bu sebeple sadece geceleri saraya geliyor ve sevgilisiyle buluşuyordu. Bir gün aşkından yanıp tutuşan bu aşığı görmek istedi ve Eros’a kendisini göstermesini istedi. Aldığı cevap enteresandı;

“Psyche, aşkımızın sırrını kalbinde sakladığın müddetçe mesut olacaksın; beni görmeyi aklından geçirme, benim kim olduğumu, kimin oğlu olduğumu öğrenme. Bilmeden, tanımadan, körü körüne beni sev, senden gizlenen şeyleri öğrenmeye çalışarak kendini ıstırap ateşinde yakma, mutluluğunu elden kaçırma; Bazı şeyler vardır ki, onları bilmek, bilmekten fenadır.”

Eğer onu seviyorsa kim olduğunu bilmeye ihtiyaç duymamalıydı.

Psyche’nin mutluluğunu kıskanan kız kardeşleri ziyaret esnasında Psyche’nin içine kurt düşürüp, Eros’u daha çok merak etmesini sağlamışlardır. Güzel bir delikanlı olsaydı bu ıssız arazide yaşar mıydı, neden onu saraya kapatmıştı, neden yüzünü göstermek istemiyordu gibi düşüncelerle kardeşlerinin aklına girmişlerdir ve sonucunda Pysche’ye unutamayacağı bir fikir sunmuşlardır;

 “Eğer dediklerimizin gerçek olduğuna inanmak istersen bir vazo altında küçük bir kandil sakla, koca diye tapındığın adam saraya gelip de derin bir uykuya daldığı zaman yavaşça kandili çıkar, eline al, onu tetkik et, o zaman yanında kimin olduğunu göreceksin.”

Sabrının son damlaları taşan güzel kadın o gece eline kandili alarak kocasının yanına gider ve yüzüne yaklaşır, karşılaştığı manzara karşısında nutku tutulmuştur. Eros’un güzelliğini izlemeye dalmışken kandilden damlayan yağ, Eros’u uyandırmıştır. Eşinin verdiği sözü yerine getirmemesine kırılan Eros, sarayı terk eder. Psyche pişman olup her yerde didik didik eşini aramaktadır. Bulamayınca son çare diyerek Afrodit’ten yardım ister. Afrodit ise hala intikam arzusu ile dolu olduğundan kölesi olmasını emreder ve Psyche ise aşkına sadık kalarak teklifi kabul etmiştir.

Omzu iyileşen Eros, aşkının kötü ellerde olduğunu duyunca onu kurtarmak için yola çıkar ve Zeus’un ayaklarına kapanır. Zeus, ruh ve aşkın birbiriyle ne kadar güçlü bağlandığını görünce Afrodit’i de yanına çağırarak genç âşıkların kavuşmasına vesile olmuştur.

Yunanca “Ruh” ve “Kelebek” anlamına gelen Psyche, “Kelebek Kanatları” ile tasvir edilmiştir. Eros ise Latince Amor yani “Aşkın” karşılığıdır. Ruh’un Aşk için verdiği savaş, tırtılın kelebek olmak için verdiği mücadeleye benzer. Tırtılın kelebek olduktan sonra kanatlarını açarken güçlenmesi, Ruh ‘un Aşk’la buluştuğu zaman olgunlaşmasına denktir. Ruh, Aşk’a ulaşmak için elinden geleni yapar, çünkü O, her zaman Aşk’ın parçasıdır ve kelebek edasıyla ona ulaşacaktır.

Yıllar sonra aşkın meyvesi dünyaya gelecek ve adını “Zevk” anlamı taşıyan “Volupta” koyacaklardır.