Hasan El-Bennâ حسن البنّا

Tam adı: Hasen Ahmed Abdurrahman ei-Benna (1906-1949) İhvan-ı Müslimin teşkilatının kurucusu Mısırlı fikir ve mücadele adamı.

  • 14 Ekim 1906 tarihinde Mısır’ın Buhayre vilâyetine bağlı Mahmûdiye kasabasında doğdu. Babası, el-Fetḥu’r-rabbânî li-tertîbi Müsnedi’l-İmâm Aḥmed b. Ḥanbel eş-Şeybânî adlı eserin müellifi olan ve geçimini saatçilikle sağladığı için Sââtî lakabıyla tanınan Ahmed b. Abdurrahman el-Bennâ’dır.
  • Sekiz yaşında Mahmûdiye’deki klasik eğitim veren Medresetü’r-reşâdi’d-dîniyye’ye girdi.
  • Mısır yönetiminin idâdîleri kapatması üzerine Buhayre’nin merkezi Demenhûr’daki ilköğretmen okuluna geçti.
  • Demenhûr’daki ilköğretim okulunu bitirdikten sonra Kahire’ye giden Hasan el-Bennâ, Mayıs 1927’de “Küçük Ezher” de denilen Dârülulûm’a kaydoldu.
  • Bu sıralarda İngiliz emperyalizminin Mısır’ı maddî-mânevî bakımdan çöküntüye uğrattığını görerek bu durum karşısında bir şeyler yapmak için dönemin tanınmış âlimleriyle temasa geçti ve ısrarlı çabalarının sonucunda birçok âlimi bir araya getirmeyi başardı.
  • Mezun olduktan sonra tahsil için yurt dışına gitmeyi planladıysa da bu uygulamanın kaldırılması sebebiyle öğretmenlik yapmaya karar verdi; ancak beklediğinin aksine Kahire’ye değil İsmâiliye’ye tayin edildi.
  • Mart 1928’de, evinde buluşan bir grup insanla İslâm davası için yaşamaya ve ölmeye yemin ederek İhvân-ı Müslimîn teşkilâtının temellerini attı. 1932 yılına kadar İsmâiliye’de sürdürülen İslâm daveti çalışmaları âlimler, tarikat şeyhleri ve bazı cemiyetler başta olmak üzere halkın çeşitli kesimlerine ulaştırıldı.
  • Kahire’de faaliyet gösteren Cem‘iyyetü’t-tehzîbi’l-İslâmî adlı bir gençlik teşkilâtı da fikir ve çalışmalarından etkilendiği İhvân-ı Müslimîn’e katılmıştır.
  • 1932 yılında  teşkilâtın genel merkezi Kahire’ye taşındı. Böylece İsmâiliye’de evlendiği eşi ve çocuklarıyla Kahire’ye dönen Hasan el-Bennâ, burada yine öğretmenliğin yanı sıra vaktinin çoğunu İhvân-ı Müslimîn’in faaliyetlerine hasretti. Henüz bir yıl geçmeden kuruluşu Kahire’de hızla teşkilâtlandırdı; erkek ve kız çocuklarının eğitimi için teşkilât bünyesinde okulların açılmasına, İsmâiliye’de bir mescid ve bir merkezin hizmete sokulmasına ön ayak oldu.
  •  Aynı yoğun faaliyet çerçevesinde Şebrâhit’te bir lokal ve bir fabrika, Mahmûdiye’de bir tekstil ve bir halı fabrikası ile tefsir ve hadis eğitimi yapan bir medrese kurularak gençlere okuma ve çalışma imkânları sağlandı.
  • II. Dünya Savaşı sırasında gelen hükümetler İngilizler’in istekleri doğrultusunda İhvân-ı Müslimîn’e baskı yapmaya başladılar ve Hasan el-Bennâ ile önde gelen arkadaşlarını birçok defa tutuklattılar.
  • 8 Ekim 1945’te yapılan genel kurul toplantısında yeniden ve ömür boyu başkan seçilen Hasan el-Bennâ’nın Mısır’daki sömürge uygulamasından kurtulmak için İngiltere’ye karşı cihad ilân etmesi, Nukraşî hükümetinin İhvân-ı Müslimîn üzerindeki baskılarını arttırmasına yol açtı.
  • Nukraşî hükümeti teşkilâtı yasa dışı ilân etti; 12 Ocak 1949’da da tamamen kapattı. Bunun üzerine Hasan el-Bennâ, kurucu üyeleri arasında bulunduğu Şübbânü’l-müslimîn’de faaliyet göstermeye başladı; ancak 12 Şubat 1949 Pazartesi akşamı bu teşkilâtın merkezinden evine dönerken otomobiline açılan yaylım ateşi sonucu ağır yaralandı ve kaldırıldığı hastahanede öldü.
  • Hükümet bu suikasttaki muhtemel rolünü örtbas etmek amacıyla basın organlarına sıkı bir sansür uygulamış, fakat 1952 yılında yeniden başlatılan soruşturma ve yargılama sonucunda gizli polis teşkilâtının üç mensubu suçlu bulunarak tetiği çeken kişi ömür boyu hapse mahkûm edilmiştir.
  • Hasan el-Bennâ’ya göre İslâm dini fikir hürriyetini tanımış, ilmî araştırmaları teşvik etmiştir.
  • Bir hadiste de işaret edildiği üzere hikmet müslümanın yitirdiği kendi malı olduğu için hangi kültürel ortamda ortaya çıkmış olursa olsun rahatça sahiplenilmelidir.
  • Din ve akıl bazan birbirine ters düşebilirler; ancak kesin ve gerçek olan hususlarda birleşirler. Kesin biçimde ortaya konan ilmî kanunlar hiçbir zaman dinî esaslara aykırı olamaz.
  • Eğer her ikisi arasında görünürde bir ihtilâf varsa zan ifade eden delil kesin olanla uygun şekilde yorumlanmalıdır; her ikisi de zan veya ihtimaliyet ifade ediyorsa dinî esasa uyulur.
  • Hasan el-Bennâ, modern ideolojilerden özellikle Arap ırkçılığı (Arabizm) üzerinde durmuş, İslâm’ın ırkçılığı reddettiğini vurgulayarak sadece bir milletin tarihî ve kültürel kimliğine sahip çıkması anlamındaki bir milliyetçiliği benimsemiş, aslında Mısır için çalışmanın evrensel İslâm vatanının bir parçası için çalışmak anlamına geleceğini belirtmiştir.
  • Bennâ’nın siyasî görüşleri geniş ölçüde, Abbâsî hilâfetinin dağılışından XIX. yüzyılda Avrupalı devletlerin İslâm ülkelerinden çoğunu kolonileştirmesine kadarki dönemde İslâm ümmetinin içine düştüğü yozlaşmanın tahliline dayanmaktadır.
  • Ona göre bu yozlaşmanın başlıca sebepleri müslümanlar arasındaki çıkar çatışmaları, siyasî tefrika, mezhep kavgaları, yöneticilerin ihmal ve gafleti, ilim adamlarının faydasız tartışmalarla vakit geçirip uygulamalı disiplinlere yönelmemeleri ve dolayısıyla ilim ve teknik bakımından geri kalma, Araplar’ın İslâm tarihi sahnesinde geri plana düşmeleri ve modern zamanlarda müslümanların Avrupalılar’ın hayat tarzını taklide yönelmeleridir.
  • Hasan el-Bennâ’nın bir suikasta kurban gidişinin ardından İhvân-ı Müslimîn hareketi bir kısmı ılımlı, bir kısmı da etkin mücadele yanlısı gruplarca sürdürülmüştür. Ilımlı strateji yanlısı olan grupların en kayda değer temsilcisi, el-Müslimûn adlı dergiyle aynı zamanda damadı olduğu Hasan el-Bennâ’nın fikirlerini ve daha ziyade bekleme siyasetine dayalı yaklaşımlarını İslâm dünyasına yayan Saîd Ramazan’dır.
  • Daha etkin mücadele yanlısı grup ise Hasan el-Bennâ’nın bir başka halefi olan Sâlih Aşmâvî liderliğinde ihvân hareketini radikal yorumları ile sürdürmüş, Aşmâvî ekolünün bu fikirleri ed-Daʿve dergisinde ifadesini bulmuştur. İhvân-ı Müslimîn’in Hasan el-Bennâ’dan sonra en etkili simalarından Seyyid Kutub harekete 1951 yılında katılmış ve eserleri 1990’lara kadar çeşitli İslâmî akımları derinden etkilemiştir.
  • Hasan el-Bennâ’nın ayrıca İhvân-ı Müslimîn teşkilâtının resmî yayın organları olan Mecelletü’l-İḫvâni’l-müslimîn, Cerîdetü’l-İḫvâni’l-müslimîn, en-Neẕîr ve Mecelletü’ş-şihâb gibi gazete ve dergilerde yazıları bulunmaktadır.
  • Eserleri:
  • Seçme Risaleler: Davet Esasları
  • Cuma Sohbetleri
  • Akaid Risalesi (Ciltli)
  • Tefsir Risalesi
  • Hadis Risalesi (Ciltli)
  • Fıkıh Resalesi (Ciltli)
  • Davetimiz Nura Doğru – Risaleler
  • Me’surat: Peygamberimizin (s.a.v.) Dilinden Dua ve Zikirler
  • Müslüman Kadın (Ciltli)
  • On İlkemiz
  • İslam ve Siyaset
  • Dava ve Davetçinin Hatıraları
  • Hatıralarım (Ciltsiz)
  • Me’surat
  • Müslüman Kızlara
  • Tasavvuf ve Ahlak Eğitimi
  • Risaleler (Şamua Kağıt) (Ciltli)
  • Risaleler
  • Hatıralarım (Ciltli)
  • İnsanları Neye Davet Ediyoruz? – Risaleler