Keşfedilmesi Gereken Albümler Ve Hikayeleri #5 : Asena Akan – İstanbul’un İzleri…

2010’lar ile birlikte özellikle caz vokal alanında özgün eserler ve yeni albümler gözle görülür bir şekilde arttı. Bu albümlerden biri de, müziğin eğitiminden gelen, keman ile başlayıp opera ile devam ederken müzikselliğine caz müziğini de başarıyla katan Asena Akan’ın Kalan / Z Müzik etiketiyle yayınlanan ilk albümü İstanbul’un İzleri oldu. Akan’ın 9 eserinin oluşturduğu albümün düzenlemelerini (aynı zamanda klavyede yer alan) Burç Bora Oyan üstlenmiş, albümde gitarıyla Donovan Mixon, uduyla Jean-Pierre Smadja, trombonuyla Bulut Gülen, kontrbasta Kağan Yıldız ve davulda Ferit Odman’ın yer aldığı; Doruk Öztürkcan ve Tolga Tolun’un kayıt-prodüksiyonunu üstlendiği albüm, 2013 yılında raflarda yerini almıştı.

En son Erkan Oğur katılımıyla Suya Yazdım teklisini yayınlayan ve vokalde kendisinin, Nihal Saruhanlı’nın davul ve perküsyonda, Ayca Daştan’ın ise piyanoda yer aldığı İstanbul’dan grubuyla da dikkat çeken Akan, albümün oluşum sürecini şu sözlerle anlatıyor :
“Ben İstanbul’da doğup büyümüş, İstanbul aşığı bir müzisyenim. Müziğimde de kendimi ve hikayemi anlatmaya en iyi bildiğim yerden başlamak istedim. Albümdeki söz ve müzikler, çocukluğumdan yana biriktirdiğim, bu şehrin benim üzerimdeki izlerini anlatıyor aslında. İstanbul’un kendimle özdeşleştirdiğim çok yanı var. Konserler, atölyeler ve bitmeyen merakım gereği şehrin çok farklı kesimlerinde bulunuyorum. İstanbul’un renkleri-dokuları birleştirici, kucaklayıcı yanı ve pes etmeyen, mücadeleci ruhu bana yol gösteriyor. Albümdeki çoğu eserin ilhamı, çok sevdiğim İstiklal Caddesi’nde Tünel’e doğru yürürken, haftada bir gitmesem rahat edemediğim Tarihi yarımadada gezinirken ya da evim gibi hissettiğim vapurda deniz kokusunu içime çekerken geldi. Besteleri başta Burç Bora Uyan olmak üzere müziğimi incelikle yorumlayan sevgili müzisyen dostlarımla iyi bir takım çalışması içinde geliştirip, SAE’de kaydettik. Böylece ‘İstanbul’un İzleri’ doğdu. Çocukluğumdan beri çok farklı ve çeşitli müzik dinliyorum, bunda aile ortamımın da etkisi büyük. Her ne kadar eğitimime klasik batı müziğiyle başlamış olsam da, içinde bulunduğumuz kültürün müzikleri başta olmak üzere tüm dünya müziklerine ilgi duyuyorum. Müziğin türünden çok nasıl icra edildiği ilgimi çekiyor diyebilirim. Cazın pek çok öğesi yanında bu topraklara ait izler de taşıyan ‘İstanbul’un İzleri’ albümümün, tek bir tarzdan ziyade farklı müzik türlerini seven karma bir dinleyici kitlesine ulaşmasını istedim. Bu fikrimi paylaştığım aile dostumuz sevgili Serhan Ada, müziğimi özgün ve kalıpların dışında bulduğunu belirterek Kalan Müzik’le görüşmemi önerdi. Böylece zengin kültür ve müzik arşivine hayranlık duyduğum Kalan Müzik ailesinin bir parçası oldum. Müziğinizi ilk kez paylaşmak adeta kalbinizi açmak gibi, oldukça heyecan verici ve hassas bir deneyim. İstanbul’un İzleri kendi kendini tanıtan, anlatan bir albüm oldu. Hayal ettiğim gibi, çok farklı kesimden dinleyici yorumları aldım, alıyorum. Kimileri hemen benimsedi, kimilerinin bağ kurması zaman aldı. Elbette kabul etmeyen, reddeden kulaklar ve kalpler de oldu. Üslup incitici olmadığı sürece her türlü geribildirimi çok kıymetli buluyorum. Bana göre bu tür çalışmaların en güzel yanı zamandan bağımsız olması. Bugün hala albüm yeni çıkmış gibi tebrik mesajları alabiliyorum mesela. Bu durumdan hoşnutum. Müziği canlı tutuyor ve bana o ilk günkü heyecanı yaşatıyor…”
“İstanbul’un İzleri” albümünü CD formatında müzik marketlerde ve tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.