No Panic !

Bazen her şey yokuş aşağı gider ve durdurmaya gücümüz yetmez. Bu yalnızca hayatlarımızda değil, iş yerlerinde, büyük şirketlerde ve devletlerde bile olabilir. Bu durumlarda olanları analiz edemeyiz veya farkında olsak da kötü gidişata engel olamayız. Kendimizden başlayarak bu giden gidişatı tersine çevirebiliriz.

Charles Duhigg

Bir panik atak, şehrin sokaklarındaki soluksuz koşuya çevrilmiş; çünkü panik zihinsel kaçışın bir ifadesidir, köşeye sıkıştığın, gerçek kaldıramayacağın kadar ağır geldiği, bu kaçınılmaz gerçeğin haksızlığına karşı koyamadığın zaman içinde kabaran sınırsız güçtür; o yüzden bu dehşete verebileceğin tek tepki kaçmak, kendini soluk soluğa seyirten, çılgınlaşmıs bir bedene dönüştürerek aklının kapılarını kapatmaktır.

Paul Auster

Yapılan bilimsel araştırmalarda uzmanlar, panik duygusunun oluşumunu iki gruba ayırmışlardır. Biyolojik nedenler, duygu, düşünce ve davranışları düzenleyen beyin sapı, amigdala, limbik sitem ve prefrontal bölge gibi beynin çeşitli düzeylerindeki farklı nöronal yapı ve alanlardaki bir işlev bozukluğunun panik bozukluğa yol açtığı düşünülmektedir. Tükettiğimiz gıdalar, soluduğumuz hava, kısacası yaşam biçimimiz atağa neden olur görüşündedir.

Diğer bir grup ise Psikososyal nedeni savunur. Bu kurama göre bireylerde görülen panik bozukluğu, bedensel ve ruhsal kökenli içten gelen duyumların yanlış biçimde ‘kötü olan’ olarak yorumlanması sonucu oluşur. Enformasyonun en yoğun olduğu dönemde yaşıyoruz. Bilgiye ulaşmak artık bir tık uzakta. Bir konu hakkında bilgi sahibi olmak istersek birden fazla kaynak mevcut. Beyni ne ile beslediğimizi ve beyin süzgecinden nasıl geçtiğini bilerek, nedensiz bir biçimde ortaya çıkan yoğun korku ve huzursuzluk durumunun önüne geçebilirsin.

Dünya şu anda tüm kurumları, insanları, devletleri etkisi altına alan bir salgına karşı mücadele vermektedir. Geçmişi ve şu anı kıyaslamaktan ziyade güncel veriler ile değerlendirme yapmamız, yaşadığımız anlam karmaşıklığını aydınlatacaktır. Bu günler elbet geçip gidecektir, önemli olan bu dönemler geçip giderken fiziksel ve ruhsal tahribatı en az zararla geçirmektir.

Mutlaka olması gerektiği gibi doktor kontrolünde tedavisi yapılmalıdır. Lakin; yaşadığımız bu süreçte hastanelerdeki yoğunluğunu azaltmak ve sağlık çalışanlarını da düşünmemiz gerektiğinden, psikologların da önerdiği bu eylem süreçlerini uygulayabiliriz.

Kötü sonla biten teoriler üretmek yerine kaygılarını dile getir, destek istemekten çekinme

Dm kutusu yerine ihmal ettiğin arkadaşlarını, akrabalarını ara, konuşmak iyi gelir

Yemeklerini beğenmeyenlere karşı gir mutfağa neler yapabilirsin göster

Bir gün okurum diye biriktirdiğin kitapları okumaya başla

Duygularını ve düşüncelerini yazmayı dene mesela

Evde çekinmeden aç bir eğlenceli şarkı oyna