Nobel Ödüllü Eser: Avunamayanlar

Bu yazımda, 2017 Nobel Ödülüne layık görülmüş ve Kazuo Ishıguro tarafından kaleme alınmış roman, “Avunamayanlar” üzerinden gideceğiz.

Kitabın konusuna değinmek gerekirse: Başkarakterimiz Mr. Ryder, bir piyanisttir. Ryder’ın İsmi belirtilmeyen küçük bir kente konser vermeye gelmesiyle olaylar hareketlenmeye başlar. Yazar, satırlarının en başından okura bir şeylerin yolunda gitmediği havasını verebilmiştir. Yine kent halkının Ryder’e sanki her şeye gücü yetebilecekmiş gibi davranması, Ryder karakterinin önem taşıdığını gözler önüne seriyor. Satır kısmına dönmek gerekirse, evet, ilk satırlardan beri bir terslik vardır; hatta “boşluk” desek daha yerinde olur. Okur, kısa sürede tasvir edilen ruh hallerini sırtlanmıştır okurken satırları. Diyaloglar sıklaştıkça karın ağrısının sebebi belli olur: Mr. Ryder, önceden planlanmış, yapması gereken görüşmeleri yapamaz, gitmesi gereken yerlere gidemez; saatlerce sürmesi gereken konuşmaları bir çırpıda yapıp bitirir; insanların tuhaf istekleriyle oradan oraya sürüklenip durur. Peki bunun nedeni nedir, nedir o boşluk?

-Mr. Ryder, kente geliş amacından ve “yeteneğinden” başka hiçbir şey hatırlamamaktadır

Romanda geçen diyaloglara göre evet, o daha önce bu kente gelmediğini söyler fakat ilerleyen sayfalarda, eşi ve çocuğu Boris ile orada zaman geçirdiği gerçeği ile karşılaşırız. Ve yine evet, sayfalar ilerledikçe sanki Ryder’ın hafızası tazeleniyordur

Çok iyi takip edilmesi gereken olaylar silsilesinin yanı sıra, Başkarakterimiz yanında olmadığı insanların konuşmalarını ve düşüncelerini de okurlara aktarır.

Şimdi… Gelelim:

İlk defa romanını okumuş olmama rağmen, Kazuo, beni olayların merkezine çekmeyi başardı. Sanki bir “olağandışı durumu” aktarırmışçasına, hikayeleştirerek olayları okura aktarması ilgimi çeken ayrı bir noktaydı. Romanı ellerime alırken birtakım endişelerle düşünmeye koyulmuştum, “acaba sever miyim” diye. Daha yarısına bile gelmeden eserin, cevabım hazırdı! Okuru şaşırtan olayları, romanın kurgusuyla taban tabana eğreti aktarması yönünden beni biraz hayal kırıklığına uğratsa da genel olarak beğendiğim, farklı bir romandı bu roman. Uzun diyaloglar, bazen satır başlarına döndürse de okumaktan haz aldığım eser, bizlere aklımızın kenarındaki anı “kırıntılarını” sorgulatıyor, desek yanılmış olmayız. Kibar ve açık cümleler, okuru zorlamıyor ama mekanla da pek ilgilenmiyor, yazar; daha çok karakterin ruhsal haline odaklanmış durumda. Karşımızdaki kurgu çok boyutlu olduğundan, bir sonraki sayfaya geçmeden önce ister istemez “vay Mr. Ryder, kimsin sen” diyebiliyoruz tabii. 🙂

Geçmişi çağıran absürt ve yarım anılar ve bunları okura aktaran yazarlar, gelin sarılalım!

Yazarı tanıtmak gerekirse:

Kazuo Ishiguro, 8 Kasım 1954 doğumlu Japon asıllı İngiliz romancıdır. Bahsi geçen “Avunamayanlar” adlı romanı 1995 yılında ilk baskıya vermiştir ve o aynı yıl Cheltenham Ödülü’ne layık görülmüştür. Neredeyse bütün önemli kitapları Türkçeye çevrilen yazarın “Gömülü Dev”, “Avunamayanlar”, “Uzak Tepeler”, “Beni Asla Bırakma”, “Günden Kalanlar”, “Öksüzlüğümüz”, “Değişen Dünyada Bir Sanatçı”, “Noktürnler” gibi eserlerine kitapçılarda ulaşmak mümkün.

Romandan:

Yaralar eski dostlara dönüşür. Elbette ara sıra canını sıkar insanın…

İnsan hayatının bir noktasında kararlarının arkasında durmayı öğrenmelidir. ” Ben buyum, ben bunu yapmayı seçtim” diyebilmelidir.

Yapılması gereken şey, kederle neşe arasındaki orta noktayı bulmaktı.