Ölümsüzlüğe Mahkûm Bir Ölümlü; Sisyphos

Korinthos Kralı Sisyphos, Ölümü esir alan, Homeros’un “Ölümlülerin en zekisi” olarak bahsettiği adam.

Sisyphos kaybolan kızını her yerde arayan Nehir Tanrıçası’na kralı olduğu şehre su vermesi karşılığında kızını kaçıranın Zeus olduğunu söyledi. Günahları basit bir ölümlü tarafından ortaya çıkarılan tanrı Zeus öfkeden deliye dönmüştü. Ölüm Tanrısı(ölümün beden bulmuş hali) Thanatos’u Sisyphos’u cehenneme getirmesi için gönderdi fakat Sisyphos müthiş zekasıyla Thanatos’u tuzağa düşürdü, zincire vurdu ve bir mağaraya kapattı.

Artık dünyada kimse ölmüyor, yaşlılar acı içinde kıvranıyor, Hades’in cehennemine kimse gelmiyor, tanrılara adak adanamıyordu ve Ares kimsenin ölmediği savaşlarından keyif alamaz olmuştu ki tanrılar ölümün yokluğunu ancak fark ettiler. Sisyphos yıllarca, yaşlanana kadar devam etmişti hayatına.

Tanrıları kızdıran Sisyphos sonunda öldü ve Yeraltı’na(ölülerin ruhlarının gittiği yer) gitti. Fakat tanrıları son bir kez daha kandıracaktı. Ölmeden önce kendine aşık olan karısından kendisi için bir cenaze töreni yapmamasını, hatta cesedini soyup şehir meydanının ortasına öylece atmasını istemişti, karısı da söylediğini aynen yaptı. Yeraltı’na gittiğinde Tanrıça Persephone’a karısının kendisi için bir cenaze töreni bile yapmadığından, ölüsüne ve ruhuna saygısızlık ettiğinden yakındı, geriye dönüp bu saygısızlığı için karısını cezalandırmak üzere Tanrıça’dan izin isteyip dünyaya döndüğünde kaçtı. Bu, ölümden ikinci ve sonsuza dek kurtuluşuydu.

Bütün bunların sonunda tanrılar, ironik bir şekilde, ölümden kurtulmak için her şeyi yapan bu adamı ölümsüzlüğe mahkûm ettiler. Sisyphos insan boyutundan büyük, yuvarlak bir kayayı bir dağın eteğinden tepesine kadar itecekti. Fakat tam tepeye ulaştığında, kayayı tepenin üstüne bırakamadan kaya elinden kayacak ve başladığı yere geri dönecekti. Sisyphos Her sabah kalktı, başarısız olacağını bilerek fakat içinde tanrıların cezası o ufacık umutla, tüm gücünü harcayıp, her seferinde büyük heyecanlarla taşı tepeye kadar taşıdı ve her akşam yaşamının, yaptığı işin manasızlığını hissederek evine geri döndü.

Küçük bir umut ve sonsuz bir azim. İşte buydu ölümlünün cezası.