Stanley Kubrick: Bir Sinema Dahisi

1928 doğumlu mükemmeliyete takıntılı bir sinema dahisi.16 filmlik filmografisi,bize mükemmelliyetçiliğini ve her bir eserine verdiği emeği özetler nitelikte. Filmlerinde kullandığı teknik, sembolizmi kullanımı, mükemmelliyetçiliği, 2001: A Space Odyssey’den aşina olduğumuz anlatımı güçlendirici müzik kullanımı, filmlerindeki gerilim teması, Kubrick’i Kubrick yapan ve de sinema tarihine adının kazınmasını sağlayan özelliklerinden. Fotoğrafçılıkla başladığı bu yolculuk bir sinema efsanesi olarak sonlanacaktı. Fotoğrafçılık haricinde satrancı severdi. Hobi kazanması için ailesi tarafından yönlendirildiği, başarılar kazandığı satranç; hayatının önemli bir parçası olmuş,filmlerinde kullanacağı bir temaya dönüşmüştür.

İlk uzun metrajlı filmi 1955 yılında çektiği ”Killer’s Kiss” olmuştur. Bu film Hollywood’da tanınmasını sağlamış, sinemayı Kubrick’le tanıştırmıştır. 1960’ın ortalarında ise konusu karamizah olan tek filmi ”Dr.Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb”filmini yönetti. Savaşın kara mizah olarak ele alındığı bir Kubrick yorumu olan film, sahneleriyle düşündürücü olduğu kadar da etkileyicidir aynı zamanda.1960 yılının sonlarında ise bilim-kurgu sinemasının yolunu açacağı, uzun yıllar sinemada etkisini bırakacağı bir edebiyat eserini sinemaya uyarlayacaktır Kubrick. Arthur Charles Clarke’ın ”2001:A Space Odyssey eserini sinemaya uyarlayacak, adından oldukça söz ettirecek, döneminde kullanacağı tekniklerle herkesi şaşırtacaktır. Yılına göre öncü görsel efektleriyle, teknikleriyle, üstün sembolizmiyle öne çıkan bu film,insanlığın evrimi, yapay zeka ve teknoloji gibi konuları Kubrick tarzıyla sinemaya aktarır. Geleceğe dair gerçekleşmiş öngörüleri filmi daha etkileyici kılmaktadır. 1971 yılında ise uyarlamaya devam edecek ve Anthony Burgess’in ”A Clockwork Orange ”eserini sinemaya uyarlayacaktır. Şiddet, suç, ceza ve seçimler konusunu işleyen, toplum hakkında bize bazı sorular soran bir filmdir A Clockwork Orange. Karakterleriyle, etkileyici anlatımıyla,gerçekçiliği yüzümüze vuruşuyla, karşıtlıklarıyla toplum eleştirisidir aslında bu film. Geleceği anlatan bi distopya olarak ele alınan bu film,cinselliğin ve de şiddetin fazla kullanıldığı bi Kubrick yapımıdır. Sinematografisi, müzikleri, oyunculuklarıyla Kubrick’in en iyi eserleri arasında gösterilir. Bir diğer edebiyat uyarlaması olan Stephen King eseri ”The Shining”i 1980 yılında sinemaya uyarlamıştır. Jack Nicholson’ın ikonik oyunculuğu, Kubrick’in mükemmelliyetçiliği ve gerilimin öne çıktığı bu eser sinema tarihinde büyük ses getirecektir. Kubrick bu filmde mükemmelliyetçiliğini oldukça hissettirecektir. Filmin yapım süreci oldukça stresli geçmiştir.Shelley Duvall’ın saçlarının bu süreçte dökülmeye başlaması bu sürecin ne kadar stresli geçtiğini bize anlatıyor aslında. İkonik ”Here’s Johnny!” sahnesi için 60 kapı kullanılması, bu sahne için 127 tekrar alınması, Jack’in delirmeye başladığını bize gösteren bar sahnesinin çekimleri için 6 hafta prova yapılması,steadicam’in bu kadar uzun süre kullanıldığı ilk film olması gibi detaylar ”Kubrick mükemmelliyetçiliği” hakkında da bize bazı ipuçlarını veriyor.

A Clockwork Orange,The Shining,2001:A Space Odyssey,Dr.Strangelove,Full Metal Jacket gibi yapımlar, Kubrick’i tanıtan ve de onu 20.yüzyılın en önemli yönetmenleri arasına sokan eserleri olmuştur. Sembolizmi, müziği kullanımı, çağının çok ötesinde teknikleri, mükemmelliyetçiliği, başarılı edebiyat uyarlamaları, kendisini sürekli yenilemesi gibi özellikleriyle Kubrick kendisinden sonraki yönetmenlere de ilham vererek sinemaya yön vermiştir. IMDB Top 250 listesine 7 film sokan,Martin Scorsese, James Cameron,Woody Allen gibi sinemanın tanınmış yüzlerinin de önemli bir ilham kaynağı olarak nitelendirdiği Stanley Kubrick 1999 yılında vefat etmiş, sinema dünyasına bıraktıklarıyla her daim anılmıştır. Amatör fotoğrafçılıktan bir sinema efsanesine.