Türk Sinemasının Yükselen Çağı: YEŞİLÇAM

Yeşilcam Nasıl Ortaya Çıktı;

Yeşilçam Türk sinemasının en aktif olduğu yılları kapsar. Genel olarak o tarihlerde İstanbul merkezli çekilen filmler, o dönem ülkenin her bölgesinde her şehrinde oynatılmakta olup ve salonlar dolup taşmaktaydı. 50’li yıllardan başlayarak her yeni neslin zihninde, birçok sahne mutlaka vardır.

Yeşilçam Tarihine Kısa Bir Yolculuk:

Yeşilçam’ın doğuş yılı 1914 yılı olarak kabul edilir, çünkü ilk filmi olan ”Himmet Ağa’nın İzdivacı” bu yıl içinde çekilmiştir ancak I. Dünya Savaşı sebebiyle filmin oyuncuları askere alınır, bu yüzden film 1914 yılında beyaz sahnede seyirci ile buluşamamış, 1918 yılında seyirci karşısında gösterime girmiştir.

1931 yılında Türkiye’de çekilen ilk sesli film ”İstanbul Sokaklarında” Yeşilçam ile beyaz perdede gösterime girmiştir.

İlk korku filmimiz, 1949 yılında çekilen ”ÇIĞLIK” isimli filmdir (Scream’dan 47 yıl önce).

Halıcı Kız” Türk sinema sektöründe ilk renkli film olarak Türk Tarihine geçmiştir. Halıcı Kız ile detaylı bir konu yazarımız tarafından paylaşılmıştır. Buradan geçiş sağlayabilirsiniz.

Genel olarak Amerikan ve Mısır sinemasından esinlenen Yeşilçam zaman içinde kendi ritmini yakalamıştır.

Yeşilçam Bizden Ailendendi

Çocukların dedesi yerine koyduğu Hulusi Kentmen, kalbimizi ısıtan gülümsemesiyle hepimizin annesi olan Adile Naşit, genç kızların kalbini çalan Tarık Akan, ailemizin komiği Kemal Sunal, her role girebilen Şener Şen, bu şekilde liste uzayıp gider. Yeşilçamın en etkileyici yönü ise tüm oyuncuların tüm samimi tavırlarıyla bizden oldular. Onlar bizim gerçek hayatta bakkal amca, geveze teyze, yan komşu her sabah işe giderken karşılaştığımız sevimli komşu çocuğuydu. Bulunduğumuz yılda Türk Sinemasında ne yazık ki bu samimiyeti bulamıyoruz. Ama Yeşilçamın da karanlık yönleri var tabi gelin bunları beraber göz atalım.

Yeşilçam’ın Karanlık Yüzü

Her ne kadar ekranlarda gülümseyen mutlu oyuncuları görüyor olsak da hiç bir zaman öyle olmamıştır çünkü,  Yeşilçam hiçbir zaman  figüranlarına gerekli desteği sağlamadı. Başrol oyuncuları oldukça iyi paralar kazanabilirken, birçok figüranın karın tokluğuna film setlerinde çalıştırılmış olması sinema sektörünün ne kadar acımasız olduğunun bir kanıtıdır.

 

Hulisi Kentmen’in bir sözü vardı çoğumuz biliriz hemen kısaca hatırlatayım

” yıllarca hep zengin, fabrikatör baba rolünü oynadım. işin en acıklı kısmı ise bütün gün o zengin rollerini oynayıp, çekim bitiminde eve gitmek için soğukta, köşedeki durakta dolmuş beklemem olmuştur. ”

Yeşilçam Filmlerinden Neden Sıkılmıyoruz?

Yeşilçam tüm samimiyetiyle evlerimiz’de yer edindiği için hepimizin kalplerin’de ayrı bir taht ayrı bir yer edinmiştir peki ama neden?

Yeşilçam filmlerinde ise işin özünde samimiyet var, halkçılık var. En zengini ile en müşkül durumda olanın arasında, yan yana geldiklerinde bir farklılık olduğunu görebilir misiniz? Elbette görebilirsiniz ama aradaki o duvardan mesafeyi, tansiyonun çok yüksek olduğu sahne ise fark etmezsiniz bile…

Ya da bize Yeşilçamı sevdiren belki filmden ziyade karakterlerdi onların samimiyeti, onların şefkati, iyi oyunculukları bunlar bize sevdirdi.