Türkçeyi Konuşabilmeyi Unuttuk.

Sanırım tüm Türkiye olarak Türkçe konuşmasını unuttuk !

Yakın geçmişe ve bugüne baktığımız zamanki Türkiye’deki Türkçe konuşabilme oranı gittikçe düşüyor. Türkçemiz zayıflıyor.

80 bin kelime haznesi olan dilin sadece 3 bin kelimesini kullanıyoruz !

Günümüz gençlerine, ebeveynlerine, öğretmenlerine, siyasetçilerine, spikerlerine -kendim de dahil olmak üzere- baktığımız zaman kimsenin doğru düzgün Türkçe konuşamadığını rahatlıkla görebiliyoruz. 80 bin kelimelik bir sözlüğü olan zengin dilimiz Türkçemizi kendi ellerimizle zayıflatıyoruz. Günlük konuşmalarımızdaki cümlelerimizde de olmak üzere aralara bolca yabancı kökenli kelimeler serpiştiriyoruz, dilimizi köreltiyoruz.

“ Dil, bir insanın ve bir milletin hayatında bir şah damarı gibidir.”

Yavuz Bülent Bakiler (Şair)

Bunun suçlusu o, bu ya da şu değil ! Sen ve ben, hepimiziz !

Dilimizin körelmesinde başkalarını suçlamaya hiç gerek yok. Bunun suçlusu hepimiziz, Türkçeyi birlikte katlediyoruz. Sosyal medyalar hepimiz Türkçenin nasıl kullanılması gerektiğini çok iyi bildiğimizden ötürü (!) birbirimizle dalga geçiyoruz, kelimelerin yazımı ve bağlaçların ayrımı şeklinde bolca sert eleştirilerde bulunabiliyoruz. Bunun sebeplerinden biri sosyal medyayı yoğun bir şekilde kullanmamız olduğu kanaatindeyim. Sosyal medyadaki yazılarımızda fazla zaman kaybetmemek istememizden (üşenmemizden), yazacağımız kelimeyi kısaltarak ya da yabancı dilde yazarak zaman kazanmaya çalışmamızdan kaynaklanabileceğini de düşünüyorum. Tabi ki de bu tek sebep değil bu sadece sebeplerden birisi.

Geçmişteki TRT ve Günümüzdeki TRT…

Geçenlerde internette karşıma bir video çıktı. Videonun adı “Orhan Boran’ın Stand-up Gösterisi” idi. Dikkatimi çekti ve geçmişteki insanların mizah anlayışıyla günümüzdeki insanların mizah anlayışı arasında ne kadar fark olduğu öğrenmek amacıyla izlemeye başladım. Ne yalan söyleyeyim Orhan Boran’ın anlattığı hikâyelerden ve yaptığı esprilerden çok konuşma üslubu dikkatimi çekti. Kendisi Türkçeyi o kadar akıcı ve güzel konuşuyordu ki kendi kullandığım Türkçeden ve çevremin kullandığı Türkçeden bizzat utandım. Ardından TRT’de yayınlanan birkaç ropörtaja daha baktığımda hayretler içerisinde kaldım. Zeki Müren ile olan ropörtajları, halk ile yapılan sokak ropörtajları hepsi birbirinden harikaydı.

Bir de günümüzdeki TRT’ye baktığımda Türkçeyi düzgün kullanamayan spikerler (yabancı kökenli bir kelime), mitinglerde (yabancı kökenli bir kelime) akıcı ve düzgün konşamayan siyasetçilerimiz, sokak ropörtajlarındaki Türkçeyi konuşamayan halkın içindeki insanlarımız, magazine (yabancı kökenli bir kelime) gelince havasından geçilmeyen ama Türkçe konuşmaya gelince doğru düzgün konuşamayan sanatçılarımız (!) cirit atmaktadır. Yani demek istediğim Türkçeyi konuşamamızın etkenlerinden birisi de TRT’nin Türkçeye yeterli değeri vermemesidir.