Vincent Van Gogh: Tutuklular Çemberi

“İnsanları sevmekten daha sanatsal bir şey olmadığını düşünüyorum.”

Tutuklular Çemberi, Hollandalı ressam Vincent Van Gogh tarafında, 1890 yılında tuval üzerine yağlı boya ile çizilen tablodur. Moskova’daki Puşkin Müzesi’nde sergilenmekte olan Tutuklular Çemberi, Fransız ressam Gustave Doré’nin bir gravüründen esinlenerek çizilmiştir.

Mavi-yeşil tonların hakim olduğu tabloya ilk baktığımız da, duvarlarla çevrili küçük bir hapishane avlusunda çember halinde gidip gelen  mahkumları görüyoruz. Tablo hayatı, ressamın hayal ettiği şekilde, yani kapalı bir çember olarak betimler. Tablonun merkezindeki tek şapka takmayan sarı saçlı figüre dikkat etmişsinizdir. Birçok yorumcuya göre bu figürle Van Gogh kendini tabloda resmetmiştir. Tabloya dikkatli bir şekilde bakınca, yukarı doğru uçmakta olan iki beyaz kelebek görünüyor. Bu beyaz kelebekler, özgürlüğün olduğu kadar; kaybedilmiş saflığın, masumiyetin de sembolüdür. Ve görüşümce bu beyaz kelebekler ile Van Gogh  hayata ne kadar yakın olduğunu ama bir o kadar da uzak olduğunu anlatıyor. Son olarak bu tabloyu asıl ilginç yapan özelliği ise ressamın intihar edeceği yaşa eşit sayıda insan figürü yer alıyor olmasıdır. 37 yaşında intihar eden Van Gogh, bu tablosunda da tam olarak 37 insan figürü kullanmıştır. 

Yukarıdaki tablo başta bahsettiğim Vincent Van Gogh’un Tutuklular Çemberi adlı tablosunu yaparken esinlendiği Gustave Doré’nin gravürüdür.  Van Gogh ruhsal hastalığının ilk nöbetlerini geçirmeye başladıktan sonra kendisinin de rızası alınarak St. Paul Akıl Hastanesi’ne yatırılmıştır. Hapishane müdürü ve kardeşi Theo Van Gogh, ressamın rahat bir şekilde çalışabilmesi için gerekli ortamı sağlamışlardır. Ancak açık havada resim çizmesine izin verilmeyen Van Gogh, bu dönemde bazı ressamların birçok eserlerinin kopyasını yapmıştır. Tutuklular Çemberi de bu kopyalardan birisi olmuştur.

“Bugün Van Gogh ona yemek vermeyecek restoranların duvarlarını, onu akıl hastanesine kapatacak doktorların muayenehanelerini ve onu hapse tıktıracak avukatların yazıhanelerini süslüyor.”

Eduardo Galeano, Aynalar