Yorgunluğun Yalın Hali

Yorgunluk: insanın ruh ve beden etkinlikleri açısından verimlilik düzeyinin azalmasıymış. Fiziksel olarak yorulan insana dinlenmek belki bir çözüm olabilir. Bazen uzun süre yapılan işten bıkkınlık sonucu o işi yapacak gücü kalmaz insanın, hevesi kaçar. Bazen de yorgunluk, çok çabalamak ama sonucunda bir şey elde edememektir.

Murathan Mungan “Yüksek Topuklar” isimli romanında yorgunlukla ilgili şunları anlatır;

Yorgunluk benim genel halim. Bana, ‘Nasılsın?’ diye soranlara, en sık verdiğim yanıtın ‘Yorgunum’ demek olduğunu keşfettiğim günden beri, daha bilinçli olarak ‘Yorgunum’. Şu memlekette yaşayıp da yorgun olmamak mümkün mü? Beden yorgunluğu dediğinden ne olacak, iki-üç dinlenmeyle geçer, ama ben aslında vatan yorgunuyum! Ruh yorgunuyum, gönül yorgunuyum, hayat yorgunuyum; öğrenmek, bilmek, anlamak, anlamamış gibi yapmak, düşünmek, hissetmek, tanımak, tanık olmak, katlanmak, anlayış göstermek, görmezden gelmek, üzerinde durmamak, idare etmek, üzülmemiş görünmek, alışmak, alışamamak, sabretmek, katlanmak, beklemek yorgunuyum. Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtamaz beni sanırken, her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum.”

Bu yorulma durumu geçici ya da kronik bir tükeniş olabilir. Yorulmak bitmeyen bir arafta kalmak gibidir.

Edip Cansever

Ve bu yorgun, bu üzünçlü yüreği
Benim değilmiş gibi, benim değilmiş gibi
Kimse görmeden şöyle bir yol kenarına bıraksam
.

Edip Cansever

İnsanlar yaşadıkça yorulduklarını düşünür ama aslında yaşamadıkça yorulduklarını anlarlar.

Afşar Timuçin

Ben kimselerin anmadığı adam
Yüz yıl yaşamış gibi yorgun
Daha dün doğmuş gibi çocuk

Afşar Timuçin

Yorulmak sadece çalışmakla olmaz. Yatmak da yorar, gülmek de yorar, durmak da yorar, ümitler tükenir. Kalp yorulur, beyin yorulur, vücut yorulur. Yorgunluk öğrenilir.

 “Yorulduğumuzda ve cesaretimizi kaybettiğimizde yıllar önce yendiğimiz düşüncelerin hücumuna uğrarız.”

Friedrich Nietzsche

Attilâ İlhan, yorulmayı yalnızlık gerçeğinin ağırlığı altında ezilmeyi “Ben Sana Mecburum” şiirinde anlatır; 

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşamüstü ansızın yorulur
Tutsak, ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Yorulmak, dilemek ve beklemekten vazgeçiştir. Yorulmak bazen hayal kırıklığı, bazen pişmanlıktır.

Yorgundum. Beni bir daha hiç unutmayacağım bir masalın içine soktular.”

Ahmet Altan

Abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi Neşet Ertaş “Bana öldü demeyin, yoruldu gitti, deyin” der.

Sürekli kendini tekrar eden kısır döngülerden bıkar, her şeyden yorulursun. Kendinle mücadele etmekten, başkalarına hatta kendine bile ördüğün duvarların arasında nefes almaya çalışmaktan, çırpınmaktan yorulursun. Hatta kendinden bile yorulursun. Çünkü Haydar Ergülen’in dediği gibi “İnsan bazen en çok kendinden yorulur.”  

Kimi insan senelerce çırpındıktan sonra yorgunum der ki: bu yorgunluktan çok umudun kırılışıdır. Zira en yorgun insan en umutsuz olan, mücadele edecek gücü kendinde bulamayandır.

Yüreğimin tam ortasında büyük bir yorgunluk var.
Asla olamadığım kişi beni üzüyor, ondan bana kalan anılardan neye olduğunu anlayamadığım bir özlem kabarıyor
.”

Fernando Pesso

Sevgili oğlum Doğa Tokuçoğlu;
öyle ağırım ki kendime
öyle acılıyım ki
ne desem dilime dolanıyor kelimeler
hiçliğin anlamını keşfetmekten yoruldum
öyle yıktın ki bütün inançlarımı
soldu tüm ümitler