Kaçıranlar ve Yeniden İzlemek İsteyenler İçin 3 Onur Ünlü Filmi

1973’te doğan Onur Ünlü 1999 yılında senaristliğini yaptığı Deli Yürek dizisi ile televizyon kariyerine adım attı. Daha önce de birçok kısa film çalışmasında yer alan Ünlü, 2006’da ilk sinema tecrübesi olan Polis adlı ilk sinema filminin yönetmenliğini, senaristliğini, ve yapımcılığını üstlendi.
Bazıları Onur Ünlü sinemasını özgün ve absürd bulurken bazıları ise ‘”Artık eski Onur Ünlü filmlerini göremiyoruz.” diyerek şikayetleniyor; Onur Ünlü ise “Resulullah süper bir insandı, ben o kadar değilim.”diyerek yazmaya, yönetmeye devam ediyor.

Onur Ünlü yazdığı, yönettiği filmlerle Türk sinemasında bir Onur Ünlü sineması yaratmıştır.

Peki nedir bu sinemanın olmazsa olmazları?
Dikkat ironi içerir!
Film akıp giderken “ Bu da nerden çıktı şimdi” dersiniz; gülseniz mi ağlasanız mı bilemez biraz huzursuz biraz kafa karışıklığı ile kıpırdanır durusunuz.
Dikkat şiir içerir!
İmam, polis, tehdit, cinayet, cami, güneş tutulması derken bir bakmışsınız kahramanlardan biri şiir okumaya başlamış. Hem esaslı bir filme hem esaslı bir şiire hazır olun.
Dikkat ölüm içerir!
Filmdeki karakterler ölümden hep korkarlar. Ancak sonra bir bakmışsınız ki kahraman ölümün karşısında boyun eğmiş ve tevekkülle karşılamıştır ölümü.
İşte birbirinden absürd 3 Onur Ünlü filmi. Şimdiden iyi seyirler, kolaylıklar efenim…

POLİS

“Bir gün bir şölene davet edilirsin ve gittiğinde bir bakarsın ki yemek listende adın yazılı”
Onur Ünlü’nün ilk uzun metrajı Polis’te (2006) Musa Rami karakteri üzerinden ölüm, aile, din konularına değinilmiştiir.
63 yaşında cinayet masasının en afili komiseri olsaydınız; mafyanın biri sizi tehdit ederken kendinizden 40 yaş küçük bir üniversite öğrencisine aşık olsanız üstelik kanser size çok da bir zaman bırakmamış olsa ne yapardınız? İşte bu filmde tüm bu karmaşanın ve ikilemin içinde sıkışmış Musa Rami’yi, iyinin içindeki kötüyü, kötünün içindeki iyiyi izleyeceksiniz. Sahi Musa Rami iyi biri midir yoksa kötü biri mi?

SEN AYDINLATIRSIN GECEYİ

Yarayla alay eder yaralanmamış olan
Bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederlerden
Sen çok daha parlaksın çünkü
Sen tüm göklerdeki yıldızların ilki
Sen aydınlatırsın geceyi

İnsan endişeden yaratılmıştır diye başlar film. Onur Ünlü’nün senaryosunu yazdığı, yönettiği 2013’te vizyona giren film siyah beyaz oluşuyla da dikkat çeken bir kara sinema örneğidir .

Bir mahalle düşünün ki sakinleri duvarın içinden geçsin, ölümsüz olsun. Bir mahalle düşünün ki tüm bu olağanüstülüğü tam bir kabullenişle sindirmiş olsun; fakat bu olağanüstülük tüm mahalleyi bir sıkıntının içine gömüversin. En iyisi mi buyrun izleyin, gözlerinizle görün; çürümeyi, mucizenin cezaya nasıl dönüşebileceğini, sıkışıp kalmayı…

GÜNEŞİN OĞLU

Meftunum, başıma ne geldiyse senin yüzünden geldi ama yine de meftunum sana”
Onur Ünlü’nün 2008’de yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı filmin başlangıcında “ Biraz sonra izleyeceğiniz filmdeki olayların tamamı gerçeklere dayanmaktadır. Ancak ölenlerin hatırasına duyulan saygıdan dolayı kişi ve yer isimleri değiştirilmiştir.” yazar. Bu açıklamanın meali ise aslında” Birazdan gerçeklik algınız yerle bir edeceğiz.”dir.

Fikri Şemsigil’in hayatı boyunca beklediği mucize güneş tutulmasıyla gerçekleşir. Fikri Şemsigil’in ruhu diğer insanların bedenine girip çıkıyordur ve asıl ironi tam da bundan sonra başlar. Kahramanımız güneş batmadan bu karmaşayı çözmek ve kendi bedenine dönmek için çabalar durur. Göndermeleriyle, ironisiyle, mizahıyla, Haluk Bilginer’in bir çatı katında Ülkü Tamer’in Yalnızlık şiirini okuduğu sahnesiyle özgün bir filmdir Güneşin Oğlu.
Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
Üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
Ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.
İyi nişan alırdı kendini asan zenci,
Bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
Sizden iyi olmasın, boşanmada birinci…
Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.