Peki Kim Bu Frida KAHLO?

Aşkıyla, sözleriyle, resimleriyle ünlü Frida Kahlo’yu özellikle sosyal medya sitelerinde çok görüyoruz. Peki kimdir bu Frida Kahlo?

 

Dört kız çocuğu bulunan bir ailenin üçüncü kız çocuğuydu. Frida Kahlo’nun sağlık sorunları daha çocukken başladı. Altı yaşındayken babasıyla çıktığı bir gezinti sırasında ayağı ağaç köklerine takıldı ve yere düştü. Bu olay sonrası çocuk felci geçirdi ve bir ayağı topal kaldı. Dönemin en iyi eğitim veren kurumlarından birine kaydoldu.

Tüm hayatını etkileyecek kazayı yaşadığında henüz 18 yaşındaydı. Okuldan eve dönmek için bir otobüse bindi. Yıl 1925. Her zamanki gibi sıradan bir gün olması gerekiyordu ama olmadı. Bindikleri otobüs bir tramvayla çarpıştı. Otobüste bulunanların çoğu kaza sırasında hayatını kaybetti. Frida ölümden döndü ama bir demir çubuk sol kalçasından girip leğen kemiğinden çıkmıştı. Bunun yanı sıra vücudunda çeşitli kırıklar vardı.

Kaza sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Haftalar, aylar boyunca sürecek zorunlu yatak seansları başladı. Kırıklar nedeniyle uzun bir süre vücudunun büyük bir kısmı alçıda kaldı. Daha sonrasında alçının yerini demir korseler aldı. Yatağa bağımlı olduğu dönemde ailesi ona resim yapması için tuval ve boya hediye etti. “Aslında pek de önem vermeksizin resim yapmaya başladım” diyecekti Frida. Resme acılarını hafifletmek için başladı. Kendisini görebilmek için yatağının üstüne bir ayna koydurdu. O aynaya bakarak otoportreler yaptı. İlk çalışması kadife elbiseli otoportresi oldu.

 

Kaza sonrası 32 ameliyat geçirdi. Sayısız kere doktora göründü, acıları için çeşitli ilaçlar kullandı. İki yılın ardından  yeniden ayağa kalkmayı başardı. Hayat mücadelesinin ilk turunu kazanmıştı. Resim yapıyor, arkadaşları ile çeşitli partilere katılıyordu. Bunlardan birinde dönemin ünlü ressamı Diego Rivera ile tanıştı. Bu, Diego ile yaşayacakları uzun ve fırtınalı aşkın da başlangıcıydı. Çünkü Kendisinden yirmi bir yaş büyüktü Diego. İki kez evlenmişti, çocukları vardı. Çapkınlığı ve sadakatsizliği ile tanınırdı.  Birçok kişi gibi Frida’nın annesi de evliliğe karşı çıkıyor,  aralarındaki ilişkiyi bir güvercin ile filin birlikteliğine benzetiyordu. Ona göre Diego “çok yaşlı, çok şişman ve daha da kötüsü bir komünist ve ateist” idi. Her şeye rağmen çift 1929’da evlendi.

Ne yazık ki Diego hiçbir zaman iyi bir eş olamadı. Önceki evliliklerinden ikincisi sadakatsizliği sonucunda bitmişti. Üçüncü evliliği de böyleydi. Frida, kocasının sayısız ilişkisinin farkındaydı ama bir şey söylemiyordu.

Frida, sonraları bu ilişkiyi tanımlamak için “Hayatımda iki büyük kaza geçirdim; biri Diego’ydu ve diğerinde ise bir tren az daha beni öldürüyordu. Diego kesinlikle çok daha yıkıcıydı” cümlelerini kurdu.

Diego ve Frida’nın ilişkisi gün geçtikçe kötüleşiyordu. Diego’nun, Frida’nın ablasıyla birlikte olduğu iddiaları durumu daha da zorlaştırdı. Frida, Diego ile evlerini ayırdı.

1940 yılında, çok ciddi sağlık sorunları yaşamaya başlayınca hastaneye yattı. Diego onu ziyarete geldiğinde yeniden evlenme teklif etti. Frida Kahlo, kabul etti. Ancak Frida’nın durumu gittikçe kötüleşti. Birkaç ciddi ameliyat geçirse de büsbütün düzelmedi.

 

1953 yılında kangren olan bacağı kesildi. Aynı yıl, Meksika’da yatağında katıldığı kişisel bir sergi açtı.
Yakında öleceğini hisseden Frida Kahlo, günlüğüne şöyle yazmıştı: “Umarım gidiş, neşelidir. Ve asla geri dönmemeyi umuyorum.”

13 Temmuz 1954’te akciğer embolisi nedeniyle 47 yaşında hayatını kaybetti.. Geride 55’i otoporte olmak üzere 143 tablo bıraktı.

 

Frida Kahlo’nun Son Tablosu