Sıradanlıktan Uzaklaşmanın Öyküsü: Martı Jonathan Livingston

Martı Jonathan ile birlikte uçuşun anlamını kavramaya var mısınız? Bu kısa öykü sizleri potansiyelinizi keşfetmek için uçurumdan aşağı itecek.

Richard Bach’in kaleminden okuyoruz Martı’yı. Psikolojik, sosyolojik ve kişisel gelişim bağlamında bize aktarmak istediklerini, bir martının kendini tanıma ve sıradanlığı terk etme öyküsü üzerinden aktarıyor.

Jonathan diğer martılar gibi balıkçı teknelerinin etrafında dönüp, tüm zamanını bir parça yemek için kullanmak istemez. Tüm sıradan martıların söylemlerine inat yükseklerden uçmak ve bunu diğer martıların da yapabileceğini göstermek ister.

Gerek uçuş denemeleri gerekse diğer martıların sözlerine göğüs germesi bakımından bana Samuel Beckett’ın “Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Ama daha iyi yenil.” sözlerini hatırlatıyor. Jonathan, başarısızlıklarının üstüne yenilerini ekleyerek bizlere muhteşem bir direniş ve inanç timsali oluyor.

Kitaptan birkaç alıntı paylaşmak gerekirse;

“Yöneticilerin ve ritüellerin gücü, yavaşça, çok yavaşça istediğimiz gibi yaşama özgürlüğümüzü öldürecektir.”

“En doğru yasa bizi özgürlüğe götürecek olandır.”

“Düşüncelerinizin zincirlerinden kurtulun, bedeninizin zincirlerinden kurtulun.”

Gözünle gördüklerine sakın inanma. Görünenlerin hepsi sınırlıdır. Anlayarak bakmaya, bildiklerinin ötesine geçmeye çalış.

”Cennet bir yer, bir mekan değildir, bir zaman dilimi değildir. Cennet öğrenmektir, mükemmelliktir.”

Eğer ne yaptığını iyi biliyorsan her zaman başarırsın. Başarmak için ne yaptığını bilmek gerek.

Kural; gerçek doğasını, bilinen tüm rakamları aştığı, zamanın ve mekanın ötesine geçtiği zaman yaşayabileceğini bilmesiydi.

Keyifli Okumalar! 🙂